45.BÖLÜM

14.1K 944 179
                                    

Ben bu adamı nereden bulmuştum? Annemler ile gelseydim bana bunu yapamazdı ki. Kendimi tek başına kurda yakalanmış kırmızı başlıklı kız gibi hissediyordum. Yanımda annem olmayınca beni kurt kapmıştı.

Bütün bunlar olurken Yusuf Babayı görememiştim. Berzan'ın önünde niye durmamıştı o. Babama telefon ederken iyidi "Kızın bize emanet" diye. Bu mudur emaneti koruyup kollamak. Resmen oğlu bana nikah kıydı be. Nikah. Üstelik bir de çarşaf diyorlar. Alın o çarşafı müsait bir yerinize monte edin. Ben yokum.

Odanın penceresini açtım. Arka tarafa çıkıyordu. Üzerime siyah montumu giydim. İç fermuarlı gözüne kimlik, para, kredi kartı ve kapattığım telefonumu koydum. Saçlarımı siyah berimin içine tıkıştırdım. Siyah pantolon ve siyah dağcı botlarımı da giyince hazırdım. "Kaçarsam namus davası olur" muş muş. Al sana namus davası. Ger zekalı odun, hödük, öküz ulan beni burda bağlasan tutamazsın.

Pencereden çıktım. Arka teras gibi bir şeydi. Kışın soğuktan korumak için büyük saksı bitkilerini naylona geçirip buraya koymuşlardı. Aralarından geçip sonuna ulaştım. Duvarın yanında tek kişinin zor geçebileceği bir boşluk vardı. Yandan yandan geçtim. Büyük bir ağaç dalı vardı eğildim tuttum. Kendimi aşağı sallayacaktım ama aşağısı baya bir yüksekti. Şansımı ağaç dalına basarak denedim. Bir üst dala ulaşıp tuttum ve sonrası çok kolaydı benim için. Yavaşça ağaçtan indim.

Allahtan korumalar görmemişti. Çünkü arabaların arasına düşmüştüm. Önce arabalardan birini alıp kaçayım dedim ama yemedi çabuk yakalanırdım.

Arabaların arasından çömelerek yola çıktım. Yüzümde gram makyaj yoktu. Saçlarımı da berenin içine soktuğum için erkek çocuğuna benziyordum. Nereye gideceğimi bilmeden yürüdüm. Geldiğimiz yol az çok aklımdaydı. Ne kadar yürüdüm bilmiyorum bir taksi buldum. El ettim Allah'tan durdu. Hafif yabancı aksanı vererek "Havalanı" dedim. Kafasını salladı. Umarım turist zannetmiştir, dedim içimden.

— Bacım bavulun neyin yok mu? Diye sordu.

— Havalanında. Emanet bıraktı ben. Gezmek istedi son kez ama kayboldu, diye bir şeyler yumurtladım.

— Anladım bacım. Neyse geçmiş olsun o zaman. Şansına o sokaktan kolay kolay taksi geçmez, dedi.

Kafamı salladım. Havalanına kadar bir daha konuşmadım. Uçak iki saat sonraymış. Bizim dispatch ofise geçtim hemen. Alanda beklersem yakalayabilirdi. Beni görünce boş boş baktılar yolcu sanıp. Birisi "Buyrun bir şey mi istemiştiniz?" Diye sordu.

Tam ağzımı açıp kendimi tanıtacaktım ki o sırada masada bir şey okuyan Levent kafasını kaldırıp beni gördü;

— Vay Peri nabersin kızım. Ne arıyorsun burada? Diye sormaya başladı.

— Ben gezmeye geldim de dönüyorum. Tek başıma olunca yanınıza geleyim dedim. Ekip daha gelmedi herhalde di mi? Diye sordum.

Kafasını sağa sola salladı.

— Aynı uçak dönecek. Yatıda ekip yoktu zaten, dedi.

— Ya öyle mi? Neyse ben burada oturup bekliye bilir miyim? Diye sordum. 

— Aa tabi tabi bekle. Kahve içer misin? Diye sordu.

Adrenalin yavaş yavaş vücudumda azalınca hafif hafif titremeye başlamıştım. Gülümsedim;

— Evet aslında iyi olur, dedim.

Allah'tan valizimi falan sorgulamadılar. Uçağın touch down yaptığı bilgisi yaklaşık bir buçuk saat sonra geldi.

— İstersen benimle gel beraber uçağa çıkalım, dedi Levent. Resmen atladım.

Beraber uçağa gittik. Kabin amiri beni görünce şaşırdı;

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin