16.BÖLÜM

20.3K 1.1K 188
                                    

Sabah erkenden kalktık. Kahvaltımızı ettik. Eşyalarımızı topladık ve otelden çıkış işlemlerimizi yaptık. Normal şartlarda aslında pazar günü dönecektik ama program değişti ve biz perşembeden İstanbul'a dönüyorduk. Gerçekten çok sevinmiştim. İzmir artık fazlasıyla bana basmıştı çünkü.

Kızıl kafa ve devden de böğğ gelmişti. Nihayet onlardan da kurtuluyordum. Bir de dün akşam yediğim nane vardı tabii. Şimdi eve gidince ben Görkem Ağabeyimin yüzüne nasıl bakacaktım. Dün akşam alkollü kafa deli cesareti tamam dedim de gerçekten tamam mı? Savaşmaya değecek bir adam mı bu adam?...

Brifingi otelde yapıp servis gelince tüm ekip bindik. Kafamda deli sorularla alana kadar Ayşenur dahil kimseyle konuşmadım.

Uzun bir uçuştu. Dönüşte direk İstanbul'a gideceğiz diye sevinirken araya bir de İzmir eklemişlerdi. Artık şu İzmir'den kurtulmak istiyordum. Fobilerim arasına İzmir'de girmişti ne yalan söyliyeyim. Önce Milano'ya uçup oradan tekrar İzmir yapacaktık. Uçuşun Milano İzmir tarafı gerçekten eğlenceli ve sakin geçti tüm ekip için. Ayşenur'u da dün akşamı konuşmamak için arkaya verdiğimden benim için daha bir sakin geçmişti.

Seda yanımdaydı. Biraz ağır kanlı olduğu için beni azıcık yordu o yüzden İzmir'de Zeki ile yer değiştirmeye karar verdim. Zeki hem benim arkamı toplardı hem de uzun zamandır tanıştığımız için kafamı dağıtırdı. Zaten amirlik sınavına girdi sanırım geçti ve bu son düz hostes uçuşu olabilir. Bir daha beraber uçmamız çok zor.

İtalya'dan gelen yolcunun tamamı İzmir'de indi. Biz de alanda iki saat kadar bekledikten sonra tarifeli İstanbul yolcusunu alıp evimize dönecektik. Temizlik falan bitince önde kaptanlar dahil tüm ekip toplanıp sohbet ettik. Öyle çok güldük ki artık karnımız ağrıdı.

Bording okeyi gelince hepimiz yerimizi aldık. Kokpit kapısı önünde yolcuyu karşılarken arada Zeki ile bakışıp birbirimize sırıtıyorduk ki bir boğaz temizleme sesi geldi. Sese doğru döndüğümde dipsiz kuyuya benzeyen bir çift siyah göz ile karşılaştım. Berzan tüm yakışıklılığı ile karşımdaydı. Evet en sonunda kendime adamı yakışıklı bulduğumu itiraf etmiştim kalbim hop ederken. Ben bunları düşünürken onun  gözlerinde ise sanki öfke ve adını koyamadığım bir bakış daha vardı. Bana hayran bakışlarına alışık olduğum için bu bakışlar ağrıma gitmişti. Tüm profesyonelliğimle;

-- Hoş geldiniz, dedim.

Bir şey demeden başı ile selam verdi ve yerine oturdu. Evet her zamanki yerine. Biz Zeki ile gayet sakin gözlerimizle şakalaşarak yolcuyu karşıladık. En son yolcunun geldiği bilgisi gelince Zeki kabin perdesini çekip sayıma çıktı. Bende yer görevlisi ile sohbete başladım.

Yasin Ağabey loadsheeti (kısaca uçağın dengeli bir şekilde yerleşmesini sağlayan form diyebiliriz) doldurmuş kaptana vermişti.

-- İyi uçuşlar Peri. Bir daha ne zaman İzmir'e yolculuk. Bak arayı açma özletme kendini, dedi gülerek.

-- Benim elimde olsa her gün gelirim de ekip planlama ne zaman derse o zaman be abi, dedim bende gülerek. O sırada bording kontrolü için kontuar da ki kızlar geldi. Hep beraber sohbete başladık. Dink diye bir ses oldu yolcu çağırma düğmesi yandı. Baktım Berzan Ağam çağırıyor. Gitsem bir türlü gitmesem bir türlü. İşin acı tarafı business classta bir o birde arkada bir yolcu vardı.

Mecburen gittim. Işığını kapatırken;

-- Buyurun, dedim gülümseyerek.

-- Geldim oturdum bir gelip de hoş geldin hayatım, demedin, dedi tek kaşı havada.

Hey Allah'ım ya. Daha dün bir bugün iki o hayatım ne? Ben burada kabin amiriyim sana nasıl gelip "Hoş geldin" diyeceğim. Zaten elli tane iş var başımda.

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin