Kolunda düğün salonunundan içeri girdiğimde ellerim titriyordu. Nikahımız kıyıldığı için nikah memuru ve masasını görünce çok şaşırdım. Onun nikah şahidi Akın benimki Ayşenur olmuştu.
İkinciye herkesin içinde evet derken hormonlar sağ olsun bir damla yaş aktı gözümden. Alkışlar arasında duvağımı açtı alnımdan öptü ve boynuma zarif bir kolye değil bildiğiniz beşi bir yerde taktı.
Zarif olan parmağıma taktığı yüzük setiydi. Bir tam tur ve tek taş set. Beşi bir yerde bütün romantizmi alıp götürmüştü. Tuhaf tuhaf baktığımı görünce;
— Adet böyle Perihan uzaylı görmüş gibi bakıp durma boynundakine hem annemin taktıklarını görünce bayılacaksın, dedi birazcıkta alayla.
Romantik bir ilk dansın arsından takı merasimi başladı. Anne ve babası Bahar ile beraber geldi. Annesi belime altın kemer, oldukça ağır bir set. Bahar iki bilezik babası da ağır bir bilezik taktı. Annemler de benim zevkime daha uygun beyaz altın zarif bir set taktılar. Kendimi ayaklı kuyumcu dükkanı gibi hissetmeye başladım derken bu daha başlangıçmış. Masalar arası gezerken bunu anladım. Ben el öpüp altın toplarken düğün başlamıştı. Millet pistte döktürüyordu.
Gençlerin masasına geçtiğimizde Berzan'ın kuzenleri falan vardı. Derya aralarında sıkıntıdan patlayacak gibi duruyordu. Derya'nın kulağına eğildim;
— Kızım ne oldu neden oturuyorsun? Diye sordum.
— Senin kocan beni "Emanet" etmiş masadakiler bana "Bacım" diyorlar. Bırak dansa kaldırmayı yan gözle bakan yok.
Ulan Berzan sana mı kaldı gençleri kaynaştırmak. Ya bi karışma ya. Of ama yaaa.
— Perihan beni bu masadan kurtar yangın var diye bağıracağım şimdi çok sıkıldım, dedi bezgin bir şekilde.
— Nermin'in yanına git. Onlar sizin ve Berzanların şirketten birileri ile oturuyorlar, dedim. Çantasını alıp o masaya doğru yürümeye başladı. Masadan bir kaç kişi arkasından iç çekti resmen.
Salak şeyler masada otururken aklınız neredeydi diyemeyeceğim kocam sağ olsun...
Tebrikleri alıp o masaya doğru çekiştirdim Berzan'ı. Nermin ve Derya fısıldaşıyordu. Masada eli ayağı düzgün yanında kız olmayan iki kişi vardı. Sanırım tanışmıyorlardı. Deniz Beylerin uykusu gelmiş babasının kucağında huysuzluk yapıyordu. Allahtan bu masa bizim gideceğimiz son masaydı. Nermin, Derya ben ve Ayşenur Berzan ile Demir eşliğinde yukarı odaya çıktık. Ben üzerimdeki takılardan kurtulacaktım, Nermin bebeği uyutup konaktan gelen kıza bırakacaktı diğerleri de gıybete geliyordu.
Berzan ve Demir'i güç bela aşağı yolladık. Nermin bir taraftan bebeği emziriyor diğer taraftan okkalı küfür ediyordu Berzan'a.
— Yahu sana ne be milletin namusundan? Sana ne? "Emanet"miş. Ay en uyuz olduğum kelime. Bu kız kazık kadar olmuş bu yaşına kadar kendini korumuş onca insanın içinde "Emanet" ne ya? Neyse bizim masadaki çocuklar da fena değil. Berzan'dan korkmadan dansa kaldırabilirlerse kurtardık paçayı, dedi sinirli sinirli.
Annesi küfür ettikçe Deniz emmeyi bırakıp annesine gülücük atıyordu. Yemin ederim tam yemeklik bir şeydi. Resmen velede aşık olmuştum. Güldükçe yanağındaki gamzeler ortaya çıkıyordu.
— Nermin söyle şu oğluna kikirdeyip durmasın valla dayanamayıp yiyeceğim, dedim en sonunda. Nermin gururla oğluna baktı;
— Eh güzelim yalnız değilsin. Babasının oğlu kadınlar üzerinde böyle bir etki bırakıyor işte. Genetik cazibe, dedi oğlunu öperken. Araya Ayşenur girdi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)
Narrativa generale2. Hikaye Geç Gelen Aşk'tan tanıdığımız Berzan Devran'ın yeni aşkının hikayesi. Berzan Devran; Devran Aşiret'inin kara kaşlı, kara gözlü, esmer, yakışıklı ağası. İstanbul'un sayılı mimarlık firmalarından birinin patronu. Katı görüntüsünün altında r...