Berzan Beyler ciddi ciddi menüye eklemeler yaptırdı. Sabahtan kafeyi açtık şantiyeye diye çıktı gitti. Akşam eli kolu diyemeyeceğim arabanın bagajı dolu geldi.
Büyük bir ocak zaten mutfak küçük ona da çözüm bulmuş ortaya tezgah yapılacakmış. Yahu diyorum mutfak küçük. O diyor "Aslında küçük değil şekilsiz. Bence yaz gelmeden tadilat yapalım iki gecede biter."
Bir de taktı kafenin ismine. "Çok sıradan"mış. "Ee dedim ne olsun paşam" "PERİ" dedi.
Aradan bir kaç gün geçti. Elinde bir dosya ile geldi.
Oturmuş tabela tasarlamış o kadar şeker olmuş ki. Sonra tutturdu bu sandalye ve masalar yerine (ki onları da çizmiş) şu masalar ve sandalyeler güzel olur. Kafeyi bir hafta bana ver ben halledeceğim diye bıdı bıdı beni yedi."Bak kızlar yok sezon kapalı. Bir hafta ya bir hafta"
En sonunda patladım;
— Tamam al bir hafta yap kabul ama birincisi ben ne yapacağım o bir hafta. İkincisi devamlı müşterilerim ne yapacak o bir hafta. Üçüncüsü ben sana bunun parasını nasıl ödeyeceğim, diye şarladım.
— Bak şimdi Kadir'e bir motor alırız. Sana da ikinci bir telefon....
— Eeee Berzan sonra, dedim tezgaha kalçamı dayayıp kollarımı çapraz yaparken.
— Sonra güzelim müşteriler telefonla sipariş geçer instagramdan sipariş geçer. Sen paketlersin Kadir götürür. Bir hafta zaten ölmezler ya. Parayı da düğün hediyesi olarak düşün, dedi.
— Berzan ben burada kiracıyım...
— Kiracıydın. Artık burası senin. Ben senin adına...
— Ya adam sen deli misin? Ne gereği vardı. Ben istesem...
Elini havaya kaldırdı gülerek;
— Biliyorum ağabeyine aldırırdın. Bak güzelim evlendik düğün yok, takı yok, balayı yok eh ben de bunların paralarını işimize yatırdım. Bir de yan komşun Remzi Bey çıkıyormuş çünkü dükkan küçük geliyormuş ona daha büyük bir dükkan...
— Sakın ha adamı tehdit etmedin dimi? Doğruyu söyle, diye çıkıştım.
— Saçmalama. Aynı fiyata bir büyük yer bulsam demiş. Hatta "Gökçen'in kocası gelmiş belki kafeyi kapatır iki dükkanı birleştiririm" demiş. Ben sizin sırada dört dükkan yukarda bir yer boşalmış orayı söyledim. Uça uça gitti.
— Aaa orası butikti. Ama iş yapmıyor diyorlardı. Yazın iyiymişte işleri kışın zorlanıyormuş. Eee şimdi ne olacak?
— Şimdi orası da bizim artık. İkisini bir tadilata alacağım. Artık evde yapıp taşımak yok. İstersen evdeki ekipmanlarını getir istersen yenilerini alalım sen bilirsin, dedi.
Sonra bilgisayarını getirdi. Açtı, sonra "Peri" dosyasını açtı. Başladı anlatmaya;
"Üç gündür Nermin ile uğraşıyoruz. Uzaktan zor oldu tabii olmadı değil. Nermin'e paftaları gönderdim. Nermin'de çizdi. Tabii ben biraz zor beğenirim. İkide birde çizimleri değiştirtince en sonunda Nermin küfür edip telefonu kapattı. "Defol git kiminle çalışacaksan çalış benim asabımı bozma ukala dümbeleği. Ulan metrekaren belli ancak bu kadar oluyor" diye beni bir güzel fırçaladı. Ama şu son hali içime sindi" diye ağzı dolu dolu anlattı. Ne yalan söyliyeyim yani kafeyinin çizimlerini görünce ağzımın suyu aktı akmadı değil hani.
Yerler ahşap ama eskitilmiş cilasız ahşap. Masalar kare. Üzerlerinde örtü falan yok. Sandalyeler kadife (ki burada mecbur ahşap olmalı Allah'ın sıcağında millet koltuğa yapışır. Spotula ile kazımam gerekir) duvarlar eskitme. Yer yer tuğlalar gözüküyor. Öyle televizyon falan beklemeyin. Enteresan bir düşünce duvarlara isteyen yazı yazıyor, isteyen resim yapıyor. Lambalar rengarenk her yerden sallanıyor. Keza sandalyelerde öyle. Onları ahşap ve renkli yapabiliriz diye not düşülmüş kenarına. Masalar tek ham ahşabı cilalamışlar o kadar. Yani renklendirmeden anladığım. Üç beş tane saksı çizilmiş. İçlerinde limon, portakal, kumkat ekili. Duvarın birine sıralanmışlar. Camlar daha bir büyümüş dışarısı rahat görülsün diye. Eskitme yapılmış.
Gözümde kafe canlanınca ağzım açık kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)
Narrativa generale2. Hikaye Geç Gelen Aşk'tan tanıdığımız Berzan Devran'ın yeni aşkının hikayesi. Berzan Devran; Devran Aşiret'inin kara kaşlı, kara gözlü, esmer, yakışıklı ağası. İstanbul'un sayılı mimarlık firmalarından birinin patronu. Katı görüntüsünün altında r...