52.BÖLÜM

14.1K 965 82
                                    

Festival tüm hızıyla sürüyordu. Ben Sefa ile hala konuşmuyordum. Aslında derdim beni Berzan'a rezil etmesiydi. Yoksa bu bizim yaşadığımız şey yeni değildi ki.

O benim dükkana plastik fare bırakınca bende bir gece oturup beyaz polar bere dikip ertesi gün gıda boyası ile hazırladığım mavi su balonu ile onu maviye boyamıştım. Eh beyaz polar bereyide takınca şirin olmuştu. Hatta Remzi Ağabeyin kızı Sefa'nın resmini çekip öğretmenine götürmüş.

"Ben uslu bir çocuğum bu da ispatı" demiş öğretmeni anlamamış. "Uslu çocuklar şirinleri görebilirler" demiş.

Tabii montu mavi kalınca pislik İzmir'den alabileceği en pahalı montu alıp beni göçertmişti. Bizim didişmemize herkes alışıktı. Ama Berzan'a karşı rezil olmuştum. Neden takıyorsam. Ben kaçtım gittim kalan oydu. İkimizde perişan olduk. Şimdi beni buldu hamle sırası onda. Neden bir şey yapmıyor? Neden susuyor? Neden tanımamış gibi davranıyor?

Ne zaman karşıma geçip hesap soracak? Yoksa hiç mi sormayacak? Beni unuttu mu? Yine kafama binlerce deli soru üşüşmüştü.

Allah'tan Cenk bu gece sahne alıyordu da biraz kafamı dağılacaktı. Ertesi gün festivalin son günü (Hamiş: Telif hakkı nedeniyle ünlü şarkıcımızı biz çıkartalım;)) ünlü şarkıcı Yasemin Yel gelecekti. Kapanış için kesenin ağzını açmışlardı.

Cenk erken gelip bana uğradı. Her geldiğinde yaptığı gibi mutfakta ayağımın altında dolandı ve beni delirtti. Son müşteri de çıkınca beraber sahnenin kurulduğu meydana geçtik. Kafe'yi Lale ve Safinaz'a bıraktım.

İki saatten fazla sahnede kaldı Cenk hepimiz çok eğlendik. Bir ara beni sahneye aldı beraber şarkı bile söyledik.

Bugün son gündü o yüzden daha da erken gittim kafeye. Kafenin önünde Sefa elinde bahçeden topladığı papatyalarla beni bekliyordu. Yüzüne bile bakmadım.

— Bak sabahın köründe senin için kalktım. Papatya topladım ve sana yardıma geldim. O paraları kafama attın ya anladım eşekliğimi. Hem suç senin değilmiş camcı dedi. Sigorta şirketinden aldık parayı. Bak valla kuruşuna dokunmadım geri getirdim paranı. Remzi Ağabey dedi ki "O kızın gönlünü almadan ben de seninle konuşmuyorum". Bak herkes bana küs n'olursun barış, dedi.

— Camcı nasıl anladı kırığı benim yapmadığımı, dedim kaşım havada.

— Hatırlarsın çatlak vardı çizmişti ilerlemesin diye ona gelmiş taş. Minicik bir taş bu camı patlatamazdı dedi. Neyse ne işte. Eee neler var bakalım menüde, dedi bagajı açarken.

O yiyecekleri taşırken ben çay demledim. Son gün bereketine hazırdım. Bu gün kızlara da sabahtan gelin demiştim. Biraz sonra onlarda geldiler.

Kahvaltı bile etmemişler. Önce oturttum onları,  karınlarını doyurdum. Baktım Sefa boynu bükük duruyor önce sarıldım sonra onunda karnını doyurdum.

— Dilem bile küstü senin yüzünden. Ara affettim de hasret kaldım sevdiceğimin yüzüne, dedi poğaçaları nefes almadan gömerken.

— Belli senin neye hasret kaldığın. Acıyorum kıza senin gibi bir şebekte ne buluyor acaba? Dedim. Sabahın kör karanlığında yine o öksürüğü duydum.

Yine gelmişti. Niye böyle her gün uğrayıp uğrayıp gidiyorsun? Benden ne istiyorsun Berzan? Planın ne? Amacın ne? Kaçtığım için cezalandırmak mı? Yoksa bana unuttuğunu göstermek mi?

Yavaş yavaş arkamı dönerken Sefa'nın sesini duydum fısıltıyla;

— Bu lavukta her gün gelir oldu. Kıllanıyorum ha! Aziz Komisere mi söylesem acaba? Dedi arkamı döndüm gözlerimi açıp sus manasında dudaklarımı büzdüm.

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin