Bu akşam da kızları gönderdim konser alanına. Eğlensinler kurtlarını döksünler diye. Tabii bizim sazanlar yine son minibüsü kaçırınca gece bende kaldılar.
Ama o kadar çok tepinmişlerdi ki eve girer girmez sızdılar. Bilgisayarı açtım. Berzan Devran yazdım. Bir tane haber bulamadım. Sinirden kudurarak mutfağa girdim. Hamur mayaladım. Hırsımı un ve sudan çıkarttım....
Tam bir hafta ne geldi ne gitti. Ben öyle kafamda milyon tane soru ile düşündüm durdum. Bir hafta sonra kafenin kapısından bir tane dev adam bir tane kızıl kafa ve minik kel bir bebek girdi.
Bembeyaz bir ten, saçsız bir kafa ve kocaman ısırmalık yanaklar. Mükemmel bir miks. Ne anneyi kırmış ne de babayı eksik bırakmış. Gözler burun ve saçlar anneden. Ama bakışlar, dudaklar yüz yapısı babadan. Çok güzel bir bebekti maşallah.
— Nermin bak bu çocuğun üstü ince ben arabadan kalın battaniye de getireyim. Küçücük bebekle ne işimiz var bizim burada acaba? Diye kükredi.
O kükreyince ağlayacağına bebek kahkaha attı.
— Demir beş aylık oldu çocuk neyi tartışıyoruz acaba. Tekneyle geldik zaten Marmaris'ten abartma istersen, dedi ve beni görünce sustu.
— Perihan? Perihan Aydın sen misin? Ben ben rüya mı görüyorum? Demir? Benim gördüğümü sen de görüyor musun? Diye sordu kocasının koluna vurarak. Parmağı ile beni işaret ediyordu bir taraftan. Bebek kucağına bağlıydı zaten.
O sırada Lale bana seslendi;
— Gökçen Abla fırına bir bakar mısın? Dıtladı. Keki çıkartayım mı biraz içinde mi kalsın çeksin diye?
Nermin bir bana bir Lale'ye bakıyordu şaşkın şaşkın.
— Hoş geldiniz. Buyrun geçin oturun arkadaşlarım sizinle ilgilenecekler, dedim ve mutfağa geçtim.
Nermin içeride hala konuşuyordu. Sesi bana kadar geliyordu;
"Ama Demir o kesin Perihan. Gökçen olamaz ama yani çok benziyor. Tamam biraz zayıflamış falan ama o o kesinlikle Perihan. Berzan'ı ara ara çabuk. Ben ben bunu ondan saklayamam"
"Nermin karışma. Adam gitti geldi biliyorsun. Tekrar aynı kısır döngüye sokma onu." Konuşmalar bebeğin ağlamasıyla sustu.
"Şey bebek acıktıda emzirebileceğim bir yer var mı acaba?"
"Mutfakta emzirebilirsiniz. Buyrun"
Nermin bebekle mutfağa gelmişti. Sandalyeye oturttuk.
— Aslında benim örtüm var içerde de emziririm ama eşim biraz problemli. Şimdi uğraşamam, dedi boynundan çadır gibi bir örtü geçirirken. Bebeği alttan içine soktu cok cok emme sesi geliyordu.
Lale içeri geçince baş başa kaldık.
— Sakın sakın bana Gökçen falan deme yemem dökül, dedi tehdit edercesine.
— Olmadı Nermin biz sizin gibi olmayı başaramadık. Bende senin en iyi yaptığın şeyi yaptım ve kaçtım hemde arkama bakmadan kaçtım. Buraya saklandım. Merak etme beni buldu ama hiiç oralı değil. İki üç kere çay içmeye geldi o kadar. Zaten evlenmiş baksana parmağında alyans vardı, dedim ellerimi iki yana açarak.
— Ay ne evlenmesi be deli misin sen? Hala senin alyansın boynunda geziyor. O parmağındaki de sizin nişan alyansı. Hiç çıkartmadıki parmağından. Ona göre siz evlisiniz güzelim. Allah katında hala benim karım diyor başka bir şey demiyor. Tevekkeli değil burada site yapacağım diye delirdi. Şimdi taşlar yerine oturuyor. Ulan sizin yüzünüzden bu küçük Çapan ile her gün işe gittim. Kucağıma bağladım çizim yaptım. Bu paşa bensiz olamıyor Berzan Ağa başkasını istemiyor Demir bana söyleniyor. Ne çektim ben be sizin yüzünüzden. Ee şimdi ne olacak Perihan? Diye sordu birden pat diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)
Genel Kurgu2. Hikaye Geç Gelen Aşk'tan tanıdığımız Berzan Devran'ın yeni aşkının hikayesi. Berzan Devran; Devran Aşiret'inin kara kaşlı, kara gözlü, esmer, yakışıklı ağası. İstanbul'un sayılı mimarlık firmalarından birinin patronu. Katı görüntüsünün altında r...