Gülmekten en sonunda koltuktan düşünce sustu. Yerde soluklandı bana döndü;
— Sen beni güldürdün Allah'ta seni güldürsün Peri Kızım benim. Ee karnın aç mı? Ne yemek istersin. Ya da "Siz ölümlü faniler akşam yemeğinde ne yemeği tercih edersiniz?" Deyip tekrar gülmeye başladı. O kadar şirin şebek söylemiştiki dayanamadım ben de gülmeye başladım.
— Kebap istiyorum. Bol acılı Adana kebabı, dedim.
— Ben sana onu Mardin usulü yaptırayım. Üzerine de harire yeriz. Hıım ağzım sulandı kız bende acıkmışım. Hemen Halil Usta'yı arayayım, dedi. Gıcıklığı bıraktı gayet ciddi bir şekilde;
— Yav Halil Ustam nasılsan?....
—....
— Bende iyiyam sağ olasan. Şimdi benim misafirim vardır. Sen bize iki tane fıstıklı acılı kebap yapasan yanına da ayran yollayasan. Bir de iki tane harire gönderesan.... Eee haydi tamamdır Halil Ustam iki taneda içli köfte iyi olur. İşte yap gönderesan, dedi.
Ben öylece kaldım. Az önce benimle gayet düzgün, muntazam konuşan adam gitmiş yerine bildiğin Mardin Ağası gelmişti. Gözlerim kocaman açılmış melül melül bakıyordum.
— Bakma öyle güzellik. Geldiğim yeri inkar edemem. Edersem taş olurum. Şimdi sen şu Metin'i bir daha anlatsana ne olursun? Diye lafı değiştirdi.
— Ay Berzan ay. O ayrı şişirdi içimi sen ayrı şişirdin. Metin kadar kafana taş düşsün de bir daha Metin diyeme inşallah, dedim dil çıkartırken.
— Şımarık şey. Hadi git ellerini, yüzünü yıka kendine gel. Birazdan yemek gelir, dedi.
Kalktım. Ağlamaktan gözlerim şişmiş, rimellerim akmış, minik düğme burnum kızarmıştı. Yüzümü yıkadım. Kız kardeşine ait olduğunu düşündüğüm makyaj çıkartıcı ile yüzümü gözümü sildim. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Bana Bahar'ın eşofmanlarını verdi. Eşofmanları giyip salona geçtiğimde kapı çaldı yemek gelmişti.
Oturduk güle oynaya yemek yedik. Gece geç yattık. Ertesi sabah kapının dan dan vurulması ile uyandım. Yataktan kalktım merakla salona geçtim. Berzan kapıyı açmıştı bile. Karşımda üç adet azgın ve öfkeli Aydın erkeği duruyordu. Babam, Görkem ve Göksel Ağabeylerim. Yutkundum. Babamı şu yaşıma kadar hiç böyle sinirli görmemiştim. Tamam pek çok kere sinirli haline tanık oldum ama o sinir asla bana karşı olmamıştı. Babam yüzüme şöyle bir baktı;
— Bu herif yüzünden mi Metin'e hayır dedin. Alacağın olsun Perihan sana hiiç yakıştıramadım. Elin adamıyla nikahsız aynı evde yalnız olmadı kızım başımızı öne eğdin senden hiiç beklemezdim, dedi.
Gözlerim dolu dolu olmuştu. Kalbim sıkıştı nefes alamıyordum. Cevap vermek istiyordum ama kelimler boğazıma düğümleniyordu. Ağzım her sinirli ve üzgün olduğumdaki gibi açılıp kapanıyor ama kelimeler çıkmadığı için kendimi savunamıyordum.
Berzan halimden anlamış araya girmişti;
— Siz yanlış anladınız. Ben onu nikahıma alıncaya kadar yatağıma almayacak derecede çok seviyorum. O kız kardeşimin odasında uyudu. Zannettiğiniz gibi bir münasebet olmadı aramızda, dedi hırsla.
— Beni ilgilendirmez, dedi babam. Damarı tutmuştu artık bir kere. Bundan sonra nuh der peygamber demezdi biliyordum. Asıl siniri burada kalmama değil Metin'e hayır dememeydi. Onu çok iyi tanıyordum. Aklınca Şenol Amcaya karşı onu küçük düşürdüğüm için benden intikam alıyordu.
Berzan gayet soğukkanlı bir şekilde;
— Madem böyle düşünüyorsunuz ben Perihan'ın başını eğik bırakmam. Yarın akşam annemler ile gelip isteyeceğiz kızınızı, dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)
Ficción General2. Hikaye Geç Gelen Aşk'tan tanıdığımız Berzan Devran'ın yeni aşkının hikayesi. Berzan Devran; Devran Aşiret'inin kara kaşlı, kara gözlü, esmer, yakışıklı ağası. İstanbul'un sayılı mimarlık firmalarından birinin patronu. Katı görüntüsünün altında r...