Annemin yattığını ümit ederek eve döndük. Annem ise kolları çapraz tek ayağını sallayarak bizi bekliyordu. Hepimiz suçlu çocuklar gibi başımızı öne eğdik ve çıkacak fırtınayı bekledik. Normal şartlarda sinirli olan babamdır ama istediği olmadığı zaman annem babamı mumla aratır. Annem sinirliyken babam susar, babam sinirliyken annem. Çok nadir aynı anda patlarlar. Onda da babam misafir odasında yatar bir kaç gün sonra normale dönerler.
Bu gece annem resmen bir baruttu. Öyle ki babam bize acıyan gözlerle bakıyordu.
-- Geçin salona, diye gürledi annem.
Hepimiz salona geçtik ve oturduk.
-- Kaçınca olay kapandı mı sandınız? Unutacağım öyle mi? Evladım neredeyse yedi senedir nişanlısınız aklınız neredeydi ha? Şimdi tohuma kaçınca mı aklınız başınıza geldi? O kızın ailesine de ayıp değil mi? Onların durumu daha da zor. Kırk yaşında kız nereden koca bulacak? Siz deli misiniz evladım?
Görkem Ağabeyim bizim yanımızda çocuk gibi azarlanınca sinirlenmişti. Siniri yüzünden belli oluyordu. Ama anneme bağırmak yada karşı gelmek hem doğasına hemde aldığı terbiyeye tersti.
-- Annecim öncelikle sakin ol lütfen. Bak bu Figen'in kararıydı. Benimle bir alakası yok. Ben ilk bir iki sene evlenelim diye çok konuştum. Kendince bahanelerini öne sürdü sustum bekledim.
-- Oğlum neden bekliyorsun? Demek ki evlenmeye daha başından gönlü yokmuş ayrılsaydın bitseydi.
Ağabeyim derin bir nefes aldı. Sesini sabit tutmakta zorlandığı halinden belli oluyordu. Yüzlerce insanı idare eden, şirkete adım attığı andan itibaren milletin görünce tir tir titrediği koskoca Görkem Aydın'ın düştüğü duruma bakın. Eh emir demiri keser. Annemde bu evde herkesi keser.
-- Anne eninde sonunda evleniriz nasılsa dedim üzerine gitmedim, dedi.
Sesinde artık yeter ama tınısı vardı. Annem evladını iyi tanıdığı için anlamış daha sakin konuşmaya başlamıştı;
-- Eee kış bahçesinde ne oldu öyle? Neden ayrıldınız?
Ağabeyim artık kendini tutmakta gerçekten zorlanıyordu. O sert iş adamı ortaya çıkacak ve ortalık yangın yerine dönecek diye hepimiz diken üstünde oturuyorduk. Ağabeyim farkında olmadan gömleğinin bir düğmesini açtı;
-- Size söylediğinden farklı bir şey söylemedi bana da. Evlilik bana göre değil kusura bakma. Ben kariyerime odaklanacağım dedi.
Babam en sonunda söze karıştı. Sesi her zamanki gibi sert ve otoriterdi;
-- Hanım rahat bırak artık çocuğu. Özellerine bu kadar girme.
-- Özeli mi kalmış işin bey? Allah Allah. Artık etekteki tüm taşlar ortaya dökülmüş.
-- Dökülen her taşı biz bilmek zorunda değiliz, dedi babam daha sert bir tonda.
Ben oturduğum yerde kıvranmaya başladım. Bir şeyler yapıp hem konuyu hem ortamı dağıtmalıydım. Ağabeyimin sinirini çok iyi biliyordum. Patlamasına ramak kalmıştı. Şimşekleri biraz üzerime çekmekten zarar gelmez diye düşündüm ve ilk okul sıralarında ki gibi sağ işaret parmağımı havaya kaldırıp;
-- Bişi sorabilir miyim? Dedim bütün şirinliğimle.
Babam bu halime asla dayanamaz ve gülümser. Yine aynı şey oldu. Annem hayretle kaşlarını kaldırdı. Ağabeyim yapmak istediğimi anlayıp minnetle yüzüme baktı. Diğer ikisi hala halının desenini inceliyordu. Hani ne işim var burada benim ben aslında jaz severim der gibi bir halleri vardı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)
Ficção Geral2. Hikaye Geç Gelen Aşk'tan tanıdığımız Berzan Devran'ın yeni aşkının hikayesi. Berzan Devran; Devran Aşiret'inin kara kaşlı, kara gözlü, esmer, yakışıklı ağası. İstanbul'un sayılı mimarlık firmalarından birinin patronu. Katı görüntüsünün altında r...