MİRZA'NIN AĞZINDAN:
Berfin:
- Mirza abi, Azad abi, Devran, Asya hadi yemek hazır sizi bekliyoruz.
Azad:
- Geliyoruz.
- Siz yiyin ben tokum.Tam arkamı dönmüş gidiyordum ki babam konuşmaya başladı.
Babam:
- Ne demek yemiyorum. Kavga yeri değil burası, gidin kavganızı başka yerde edin. Birbirinize küsme ne demektir? Çocuk musunuz? Hele sen Mirza Azad'a ne diye bağırırsın? Abin bir şey dememiş. Hem doğruyu söylemiş torunlarıma. Bu konağa gelin gelecek. Şimdi herkes yemeğe oturacak ve bu yemek yenilecek.Ben:
- Baba!
- Ne Mirza ne? Derdin ne senin? Sinirlenip buraya geliyorsun kavgaya davet ediyorsun?
- Derdim felan yok. Uzatmayın kapatın konuyu. Hazar gelecek. Çocuğun yanında kavga etmeyelim.Hazar:
- Yok önemli değil Mirza.Ben:
- Hoşgeldin ne zaman geldin?
- Hoşbuldum da yeni geldim. Öpeyim Boran amca.
- Oo hoşgelmişsin Hazar oğlum.
- Hoşbuldum Boran Amca.
- Gel buyur yemeğe.Hep birlikte yemeğe oturduk. Yemekler servis ediliyordu. Ama benim yiyesim gelmiyordu. Telefonum çalsın da masadan kalkayım bidaha oturmayayım diyordum içimden.
O anda Allah içimdekileri hissetmiş ve telefonum çalıvermişti. Masadan kalktım ve avludan biraz da olsa uzaklaştım ve telefonu açtım. Yabancı numaraydı.
Ben:
- Alo.
- Alo.
- Kimsiniz?
- Benim Hazar oğlum. Selim amcan.
- Efendim Selim amca. Bir şey mi oldu?
- Yok yok olmadı da. Haber vereyim dedim. Yarın kızımı istemeye gelebilirsiniz diyecektim.
- Peki Selim amca sen ne zaman istersen? O zaman yarın akşam istemeye geliriz.
- Tamam oğlum hadi iyi akşamlar. Babana selamımı iletirsin.
- Emrin başım üstüne Selim amca.Deyip kapattım ve avluya yemek masasına doğru ilerledim. Bütün ailem bana bakıyordu. Sanki hissetmişlerdi bir haber vereceğimi.
Ben:
- Baba. Selim Amca aradı. Gelin yarın isteyin dedi.
Babam:
- İyi iyi. Yarın hazırlanın kız istemeye gidiyoruz.
Leyla Anne:
- Bahtın açık olsun Mirza oğlum.
Ben:
- Amin Leyla anne.Hazar yemeği yemiş babama söylememi bekliyordu benimle kendi evine gitmek için.
Ben:
- Baba müsaden varsa bugün Hazar'gil de kalacağım.- Tamam git ama sabah 8:00'de ikinizde kahvaltı da buradasınız. Anlaşıldı mı?
- Tabi Boran Amca. Değil mi Mirza?
- Evet evet baba.Birlikte Hazar'ın arabasına binip onun evine yola çıktık. Bizim konağa yakındı evi. 10 dakika sonra eve varmıştık ve arabadan inip eve girdik.
Ben kendimi direk balkona attım. Bunaltmıştı araba. Hem burada oturmak keyif vericiydi. Manzara çok güzeldi. Mardin'in her yeri aydınlatılmıştı.
Tam manzarayı seyrederken Hazar seslendi.
- Kafa dağıtırız diye bir şeyler buldum evde.
- Getir be. Son günüm zaten.
- Ne son günü Mirza?
- Evleniyorum ya oğlum.
- Tamam evleniyorsun da bizi de mi bırakacaksın? Vay kim derdi de Mirza Aslanbey evlenecek diye cidden o an gülerdim.
- Yok be ne bırakacağım. Sadece eve erken gideceğim o kadar daha fazlası olmaz. Gülme oğlum sende bir gün evleneceksin bakalım bizde nasıl gülecez.
- Gül bakalım gül. Neyse hadi yiyip içelim.Manzara'nın karşısında yiyip içiyorduk. Ben biraz fazla abartmıştım.
- Mirza yeter sabah uyanamayacağız.
- Uyanmayalım zaten onun için içiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
Novela JuvenilMirza ilk eşiyle yağmurlu bir gece de tanışmıştı. Sanki bu bir kurmaca oyundu. Tanışmasıyla evlenmesi bir olmuştu. Hayatı zorluklarla atlatacaktı. Ama. Ama kuma çıktı. Ailesinin zorla istediği kuma. O kuma hayatları değiştirmişti. O bebeği Aslanb...