44. BÖLÜM

2.6K 104 23
                                    

ÇOK İSTEDİNİZ HEMEN HAZIRLAYIP ATAYIM DEDİM...

Mirza'nın ağzından:

Sabahın erken saatlerinde toplantı yapıyorduk. Abim ile fikirler ortaya koyup ortak karar alıyorduk. Ortaklar ile yeni proje düşünüyorduk.

Ortak karar alındıktan sonra toplantıyı bitirmiştik. Odama geçmeden önce kendime kahve isteyip sekreterin yanına gittim.

- Telefon?

Telefonumu aldım.

- Efendim galiba eşiniz aradı ve açtım. Sizin adınızı söyleyip kapattı.

- Nasıl açarsın? Açma demiyor muyum kaç defa? Off! Of! Ne duruma soktuğunu farkında mısın Beyza!!!

- Efendim tamamen aklımdan çıkmış. Bir an boşluğuma geldi açtım. Efendim arayıp konuşsam özür dilesem izninizle.

- Şirin'in seni hemen affedeceğini mi sanıyorsun? Bir daha seni görmeyeyim. Çık şimdi.

- Peki efendim.

Arıyordum ne açan vardı, ne meşgule atan. Açmazdı çünkü. Aldattığımı sanıyordur şimdi. Off. Off. Yaktın beni Beyza yaktın!

O anda da abim gelmişti.

- Ne oldu oğlum bu sinir ne?

- Sekreter telefonu açmış. Şirin aldattım sanıyor.

- Of.  Ayvayı yedin sen koçum. Dur bakalım Çiğdem'i arayayım Şirin'i arasın.

Ben hala daha ararken abim Çiğdem'i aramış konuşuyordu.

Biraz bekledikten sonra Çiğdem'den haber gelmişti. Abim konuştuktan sonra hemen bana döndü.

- Çiğdem'in de telefonlarını açmıyormuş. Ya oğlum sen neden telefonunu yanına almazsın ki?

- Ne bileyim abi işte. Orada konuşurken oraya bıraktım. Geriye dönüp de almadım kimse aramaz diye.

- Yürü başımın belası yürü Urfa'ya...

Saatler sonra Urfa'ya varmıştık. Evlerine de gelmiştik. Hemen kapıyı çaldım. Çaldım. Ama açan olmadı. Kimse açmıyordu.

Arkadan bir ses geldi. Yaşlı bir teyze idi.

- Çocuklar Selim'i mi arıyorsunuz?

- Evet teyze. Nerede bulabiliriz?

- Onlar dün gece apar topar gittiler. Kızı vardı. Sancısı mı tutmuş ne? Hastaneye gittiler.

- Peki hangi hastane teyzeciğim?

- Bilmiyorum evladım. Numarası yok mudur sizde?

Vardı vardı ama arayacak yüzüm var mıydı? Tamam yanlış anlaşıldı ama ailesi bunu öyle düşünecek mi?

Teyzeye teşekkür edip oradan ayrıldık. Adamlarımıza haber salıp bütün hastanelere bakacaklardı. Bizde şimdilik geri Mardin'e dönüyorduk.

Abimin telefonu çalıyordu.

- Çiğdem arıyor.

- Hayır inşallah. Aç.

Açıp konuşmuş ve şaşkın bana bakıyordu.

- Şirin Şirin. Doğum yapmış.

- Doğum mu? Oğlum doğmuş mu?

- Doğmuş. Allah analı babalı büyütsün kardeşim.

Birbirimize sarılmıştık.

- Sağ olasın abi. Başka ne dedi?

- Ama bebeği konağa getirmemiş ve hızlı olmazsak seni terk edecekmiş.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin