12. BÖLÜM

13.6K 347 67
                                        

Şirin'in ağzından:

Uzun süreden sonra tekrar evime gelebilmiştim. Burnumda tütüyordu. Hele o odam. Hemen eve girince odama koştum. Her şey eskisi gibi duruyordu. Odanın kapısı hiç açılmamış gibiydi. Yatağıma uzandım ve olanları düşündüm. Onun için neler yapmıştım kendime, o kıza. Ama hiç bir işe yaramamıştı bile. Daha çok soğumuştu benden.

Artık onun için uğraşmayacaktım. Her şeyi oluruna bırakacaktım kendisinin bana gelmesini bekleyeceğim.

Düşüncelerden sıyrılıp dolabıma ilerledim. Doktor kıyafetlerim hala duruyordu. Öylece duruyordu. Kaç ay olmuştu sahiden? 4 mü 5 mi ay olmuştu? Bu mesleği aldığım da ne hayallerim vardı. Türkiye'yi gezecektim, kızlarla günümü gün edecektim. Ama o hayaller sadece hayaldi...

Mirza işte böyleydi. Ararım der aramazdı. Şimdi gününü gün ediyordur. Telefonu açtığım da galeriye girdim. Benimle fotoğraflar vardı hep. Beni uyurken bile çekmişti. Haberim yokken çekilmiş fotoğraf çoktu. Tarihlerine baktığım da eski zamanda çekilmiş fotoğraflardı. Telefonumu bir kenara bırakıp bizim düğün günümüzü kapsayan albüm vardı masamda. Fazladan albüm yaptırmıştık. Biri annem'gile, biri bize, biri de Nujin anne'gile yaptırmıştık. Hemen albümü alıp bakmaya başladım.

Elime bir fotoğraf geçti açtığım da. İkimizin birbirimize aşkla baktığımız fotoğraf. Ne güzel çıkmıştık bu fotoğrafta. Fotoğrafı göğsüme bastırıp o günü düşündüm ne kadar da heyecanlıydık. Her şey kusursuz olmuştu. Tekrardan gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Onun bana nefreti, bağırıp, çığırması aklımdan gitmiyordu. Ne kadar zordu sevdiğinden ayrı kalmak. Onun için elinden geleni yapsan da onun seni umursamaması. Ne kadar da zordu...

Gözlerimi telefon çaldığın da açmıştım. Arayan Mirza'ydı. Bir yanım açmamak isterken diğer yanım sesini özlemişsindir diyordu. Elimi tuşa götürdüm ve açtım.

- Alo.

- Efendim.

- Nasılsın?

- İyiyim.

- Kendine iyi bakacaksın Şirin. Seni karşımda salya sümüklü istemiyorum. Senin bana karşı çıkmanı istiyorum korkmuş ceylan gibi değil.

- Kapatıyorum.

Hemen kulağımdan çektim ve kapattım. Nefretim daha da artmıştı ona. Kabaca konuşmaları nefret etmeme yol açıyordu.

Yerimden kalktım ve mutfağa gittim kendime bir şeyler hazırlamaya koyuldum. Ama evde ekmek kalmamıştı. Üstümü değiştirdim. Gri kazağımı giyip evden çıktım. Markete doğru gittim. Hem içim açılırdı böylelikle.

- Şirin'e bak Ayten. Mirza ağa bırakıp gitmiş şimdi de kumasıyla keyif yapıyor.

- Zaten olacağı buydu Sehabat abla. Mirza Ağa bilerek getirdi kumayı.

Benim hakkımda konuşuyorlardı. Başlamışlardı şimdiden.

- Susunnn!!! Susun.

Oradan uzaklaştım eve girdim ağlayarak. Banyoya koştum. Ağladım haykırarak ağladım. Annemle babam da arkamdan gelmişlerdi.

- Artık dayanamıyorum anlayın. Bıktım bu yaşadığım hayattan bıktım. Soğudum. Başladılar hakkımda konuşmalara. Ben nasıl dayanacağım? Onlar konuşurken ben susacağım ağlayarak geçeceğim. Ama onun haberi bile olmayacak. O orada mutlu mesut yaşarken ben hayatımın zehirleştiğini izleyeceğim. Delireceğim.

- Selim bir şey yap kızımız elimizden kayacak bir şeyler yap!

- Yapacağım yarın ilk işim Ağaları toplayıp kararımı açıklayacağım ve buradan üçümüz gideceğiz. Tez zamanda başka yere göçeceğiz. Yine eskiden olduğu gibi devam edeceğiz. Mutlu olacağız.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin