30. BÖLÜM

5.2K 148 10
                                    

1 Ay Sonra:

Şirin'in ağzından:

1 ay geçmişti. Mirza ile aramızdaki soğukluk az da olsa azalmıştı. Her gün güler yüzle geliyordu eve. Her gün gitmeden önce de kapıya kadar eşlik ettirip yanağımdan öpüp sevgi sözcükleri söyleyip işine gidiyordu. Her gün öğlen saatlerinde arıyordu. En az yarım saat konuşuyorduk.

Eskisinden baya iyiydik. Yavaş yavaş kendini affettiriyordu. Bu süreçte nikahı kıymıştık. Aslında bir süre daha kıymayı düşünmüyordum ama aşiret rahat durmayıp sürekli üsteliyordu bizde mecburen erkenden kıymıştık...

Bugün erkenden uyanmıştım kahvaltı yapmıştık. Bugün Demir'imin doğum günüydü. 3 yaşına girecekti. Konuşmaya da başlamıştı. Her kelimeyi düzgün düzgün söylemeyi öğrenmişti. Bu sene kendi kendine oyun oynuyordu. Çünkü Azra ve Devran okula başlamışlardı. Demir de bahçeye gidip dedesi ile bahçe de çiçek ekiyorlardi, çiçekleri suluyorlardı.

Bizde şimdi hem akşam yemeği yapıyorduk, hem de poğaça, kek türleri yapıyorduk. Ne de olsa akşam kalabalık olacaktı.

Benim ailem, Mirza'nın iş arkadaşları, Aslanbey ailesi olacaktı. Bu kadar az kişi gibi gelmişti ama Aslanbey ailesi denilince kalabalıklarmış.

Mirza ve babası da bütün Mardin'deki ailelere yardımlar göndermişti. Kurbanlar kesmişti.

Pastasını da babası özel olarak arabalı yatıracaktı. En sevdiği arabasının aynısını yapacaklardı.

Yemekleri yapmıştık ve gerisini de kızlar yapıyordu. Ben de oturduğum yerden kalktım. Ne de olsa hava kararmıştı. Demir ile hazırlanalım dedim.

- Kızlar benden bu kadar gideyim de Demir'i giydireyim.

Kızlar da onaylayınca bahçeye gittim.

Her zaman ki gibi yüzü gözü çamur içindeydi.

- Demir oğlum. Yine eline yüzüne de sürmüştüm.

- Anne babam pastamı almış mı?

- Bilmiyorum annecim. Babam aramadı bugün. Almıştır.

- Oleyy.

- Hadi bakalım. İlk önce banyo yaptırayım seni sonra da hazırlayayım.

Dikkatlice kucağıma aldım ve bahçeden çıkıp odaya gittik.

Üstündekileri çıkarttım ve banyoya geçirdim bir güzel banyosunu yaptırdım ve yatağın üstüne yatırıp kıyafetlerini getirip giydirdim.

Mavi renkte alt - üst gömlek takımı giydirdim. Ben de ona uygun mavi salaş bir elbise giyiyordum ki kapı açıldı hemen arkamı döndüm. Arkadan biri geldi ve nefesini bana değdirdi. Gelen kişiye baktığım da Mirza'ydı.

- Aklımı aldın pat diye girilir mi?

- Oda bizim değil mi? İstediğim gibi girmeye hakkım var.

Bana sırnaşmaya başladı. Belimi kavradı.

- Mirza çocuk var.

- Biliyorum. Hadi oğlum sen aşağıya in. Devran abingil geldi.

- Tamam babacım.

Kapıyı örtüp çıktı. Mirza da bunu firsat bilip yanaklarımda öpüyordu.

- 2 yıldan fazla oldu bak. Ölüyorum hasretinden. Bu sefer es geçsen.

- Biraz daha bekle. Hem sırası değil Mirza. Biri felan gelir.

- Nasıl sırası değil. Herkes aşağıda zaten.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin