10. BÖLÜM

15.5K 331 44
                                    

Mirza'nın ağzından:

- Alışmaya devam et. Uzun aradan sonra bizlerin yanında olucak.

Oturduğum yerden kalktım arkamda şaşkın şaşkın bakan Asmin bırakırken. Karşı odaya girdim ve Şirin için bir kaç kıyafet aldım ve konaktan çıktım. Arabaya binerek hastaneye doğru yola çıktım...

- Getirdin mi oğlum?

Elimdeki poşeti gösterdim. Babam ve Şirin'in babası dışarı çıktılar. Annem, onun annesi el birliğiyle Şirin'in üstünü dikkatlice değiştirdik. Annem ve onun annesi dışarıya çıkmışlardı. Kan olmuş tişörtü çöpe atacakken bir el tuttu kolumu. Döndüğüm de tutan el Şirin'in eliydi. Yalvarırcasına bakıyordu.

Şirin:
- Onu atma lütfen.

Ben:
- Kanlı şeyi napacaksın Şirin evde bir sürü var zaten.

- Var biliyorum ama onu sen hediye almıştın.

"GEÇMİŞ"

Yazar'ın ağzından:

Şirin mutfakta yemek yetiştirme derdindeydi. Bugün en mutlu günüydü. Doğum günüsüydü. Çeşit çeşit yemekler, tatlılar, pastalar yapılmıştı. Doğum günüsü olan o değildi sanki yemek yapmaya çalışıyordu. Son saatler kalmıştı doğum günüsüne.

Uzun uğraşlar sonunda bitirmişti yemeğini. Artık hazırlanma vaktiydi. Odasına çıktı duşunu aldı hanım şanım kıyafetleri yoktu. Ama kendine yakışan kıyafetlerini giydi. Saçlarını kuruttu kıvır kıvır yaptı hafif hafif de makyajını yaptı hazırdı artık.

Kocası da yeni yeni gelmişti konağa. Karısına şaka yapacaktı unutmuş şakası sonra da hediyesini verecekti.

Aşağıya indi güzel kadın. Herkes oturmuş yemeklerine başlamıştı. Genç kadın kocasına baktığında üzülmüştü. Doğum günüsünü unutmuştu. Kocası öylece yemek yiyordu karısına hiç bakmıyordu.

Şirin yemeğini sessizce yiyip bitirdi. Konağın kapısı açılınca annesi ve babasını gördü morali yine de birazcık düzelmişti.

Sonra hep birlikte oturup çaylarını, kahvelerini içtiler. Mirza'dan yine tık yoktu. Ara sıra sohbete katılıyordu, sonra da telefonu dönüyordu.

Artık doğum gününü kutlama zamanı gelmişti. Yardımcılar hep birlikte pastayı getirdiler. Bütün aile karşısında Mirza ile pastasını kesti. Mirza karısının kulağına şu sözleri fısıldadı.

Mirza:
- Merak etme hayatım doğum gününü unutmadım sadece küçük bir şakaydı. Hediyen odamızda ama doğum günü bittikten sonra açacaksın.

Şirin bu sözleri duyunca çok sevinmişti. Mirza'nın hediyesini çok merak ediyordu. 2 gün önce bu konuyu konuştuklarında Şirin pahalı hediye istemiyordu benim için kutlaman bile yeterli diyordu.

Doğum günü bittikten sonra Mirza ve Şirin odalarına doğru gidiyorlardı.

Şirin:
- Mirza pahalı hediye istemediğimi biliyorsun eğer pahalı bir hediyeyse kabul etmem.

Mirza:
- Senin dediğin gibi pahalı değil. Ama daha güzel planlarım vardı ama sen istemedin. Bidaha ki doğum gününe o zaman.

Odaya geldiklerin de yatağın üstünde bir kutu vardı. Şirin hemen kutuyu açmaya başladı. Kutunun içinde muhteşem bir tişört vardı. Ama sıradan bir tişört değildi. Mirza'nın isteği üzerine yapılmıştı. İkisinin aşkını temsil ediyordu sonsuzlukla sürecek bir aşk tişörtüydü.

Şirin hemen denedi ve çok yakışmıştı. Mirza ve Şirin ikisi birlikte aynanın karşısına geçtiler.

Mirza:
- Bu tişört sana hediyem. Bu tişört aşkımızı temsil ediyor. Sonsuz sürecek aşkımızı.

Şirin:
- Çok güzel Mirza bu tişört. Teşekkür ederim  hayatım. Sonsuz sürecek aşkımız. Hiç ayrılmayacağız. Bu tişört eskise bile bizim aşkımız hep yeni kalacak...

" GEÇMİŞ SON."

Hafızamı yokladığım da tişörte baktığım da Şirin'in doğum gününde yaptırdığım tişörttü. Sonsuza dek olan aşkımızı temsil eden tişörttü.

Şirin:
- Onu atmanı istemiyorum o bizim sonsuza dek aşkımızı temsil ediyor.

- Artık olmayan aşkımızı temsil etmediğine göre atabiliriz.

- Olsun Mirza. Ben yine o anları hatırlaya hatırlaya uyurum. O günler ne güzel günlerdi. Meğersem o günler gelip geçiciymiş. Keşke yaşamasaydık da hatırlamasaydım.

- Sen beni soğuttun Şirin. Sen yaptın. Bizim aşkımızı sen bitirdin. Tamam kuma geldi ama hemen bir şeyler mi yapman gerekiyordu? Tamam hamile kaldı diye de kendini ölüme sürüklemek ne? Sen bunları yapa yapa beni, bizim aşkımızı so-ğut-tun.

İç çeke ağlıyordu. Başlamıştı kavgamız yine.

- Ben sen bana dönersin diye yaptım Mirza. Biraz olsun eski günleri hatırlayıp dönersin dedim. Biraz içinde sevgin kalmıştır dedim. Ama senin hemen beni unutacağını bilseydim kendime zarar vermeyi bırak seni bırakıp giderdim.

Kafam almıyordu hangi birine koşacağımı bilmiyordum. Çıkmaza girmiştim. Sanki labirentin içindeydim bir türlü çıkışı bulamıyordum. Bir yandan Şirin bir yandan Asmin beni zorluyorlardı.

Şirin'in yanına gidip sarıldım.

- Bak o günler eski de kaldı. Yeni bir sayfa açalım ikimiz de. O günlerimizi yeniden yaşayalım. Kendine zarar vermeyi bırak. Seni benden almaya çalışacak baban sen hangisine gideceksin bana mı yoksa ba.

- Babama. Sen bunları söyledikten sonra neler olacağını biliyorum Mirza. Sen yine onunla kalacaksın, onunla ilgileneceksin, hem yakında bebeğiniz de olacak bana ne gerek var? Ben kimim ki? Ben zavallı bir kızdım. Kendimi doktorluğuma adamış meslek aşkıyla yanıp tutuşan kızdım. Ama sen beni mesleğimden mahrum ettin sen benim fermanımı yazdın. Karanlık dünyana getirdin. Artık benden bu kadar Mirza sen yoluna ben yoluma. Babam da beni yanında istiyor. Onu kırmayıp kabul edersen mutlu olurum.

- Kabul edeceğim ama bir süreliğine. Bir süreliğine orada kalacaksın ve kendi isteğinle yanıma geleceksin. Sana her zaman açık kapım. Yeter ki geleceğini söyle gerisine razıyım.

Artık bu kadar konuşma yeterdi. Onun dinlenmesi gerekiyordu. Odadan çıktım ve annesi, babası içeriye gireceklerdi.

- Selim baba Şirin bir süreliğine size veriyorum. Ona çok iyi bakın ki bana karşı çıkacak şekilde gelsin pes etmesin hemen.

Selim baba bir şey demeden içeriye girmişti.

Annem:
- En doğrusu oğlum. Şirin de çok yoruldu gitsin biraz dinlensin. Asmin iyi mi?

- İyiydi anne. Yemeğini yiyordu o da. Hadi sizde içeriye geçin ben burada olacağım...

Sabah olmuştu. Bu gece uzun bir gece olacaktı. Geceden beri Şirin'in yanına uğramıştı. En son doktor girmişti içeri. Şimdi de çıkmıştı.

Doktor:
- Mirza Bey hastamız iyileşme yolunda. Artık taburcu olabilirsiniz geçmiş olsun.

- Sağ olun.

Yine yerime oturarak odadan çıkmalarını bekledim. Kısa süre sonra odadan çıkmışlardı. Büyükler bir arabayla, Şirin'le ben kendi arabamla gidiyorduk. Şirin'in babasıgile gidiyorduk.

İkimizden de ses çıkmıyordu. Ben yola bakarken, Şirin dışarıyı izliyordu. Elinde hediye ettiğim tişört vardı.

Kısa süre sonra evlerine varmıştık. Arabayı durdurdum. Şirin kapıyı açtı tam inecekken kolumdan tuttum. Telefonu uzattım.

- Bir süreliğine kalıyorsun. Bu telefonda sende kalacak. Her aradığımda açacaksın. Açmadığın sürece eve baskın yaparım bilirsin. Kendini güçlendir ben karşımda bana karşı çıkan Şirin istiyorum. Anlaştık mı?

Kolunu bıraktım telefonu alıp seslenmeden gitti...

GEÇMİŞ ZAMANLA İLGİLİ BIR SAHNEMİZ VAR. SİZCE ARA SIRA GEÇMIŞTEN BAHSETMELİ MİYİM?

BÖLÜM GELDİ. SİZCE NASIL OLMUŞ? YORUM VE VOTE LÜTFEN İYİ GÜNLER GÖRÜŞMEK ÜZERE ARKADAŞLAR...

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin