53. BÖLÜM

2.5K 94 12
                                        

Mirza'nın ağzından:

Her şeyin üzerinden 1 hafta geçmişti. Asmin 1 haftadan beri etrafta gözükmüyordu. Ama eninde sonunda çıkacaktı. Bütün güvenlik önlemlerini almıştık. Sadece bekliyordum. Bir atak bekliyordum. Şuan şirkette odamda oturmuş kahvemi içiyordum. Kahvemi içerken odaya sekreterim girdi.

- Efendim size gelen bir mektup Beyfendi hemen iletmem gerektiğini söyledi acilmiş.

- Getir bakalım.

Kağıdı yırtmadan dikkatlice açtım. Okumaya başladım.

"Bugün saat 15:30'de seni ........ adrese bekliyorum. Görüşmemiz gereken konu var. Tek gelmelisin." Asmin...

Adres kuytu bir yerdi, benimle ne konuşacaktı? Özel konuşmamız için de tek gelmemi istiyordu. Yaklaşık 4 saatim vardı. Öğlene doğru gidecektim. Derdini öğrenip amacını çözecektim. Kimseye haber vermeden gitmeyi planlıyordum. Kağıdı masaya buruşturup bıraktım.

3 SAAT SONRA:

Ceketimi alıp odamdan çıkıyordum. Abim de karşımdan geliyordu.

- Hayırdır eve mi?

- Az işim var halledip eve geçerim.

- Geleyim mi?

- Yok. Gerek yok.

- Tamam haberleşiriz.

Başımı sallayıp şirketin asansörüne bindim ve en alt kata indim. Şirketten çıkıp arabaya bindim. Yol yaklaşık bir saatti. Hızlıca yola çıktım.

Kestirmedeki yol trafikten kapalıydı. Açılması uzun süreceği belliydi. Uzun yoldan gitmeyi tercih ettim ve düz devam ettim.

Yol git git bitmiyordu. Hava kararmış arabalar zor görünüyordu. Farları yakıp gidiyordum. Arayan olmuş mu deyip bakayım derken telefonun şarjı bitmişti ve arabada şarj aletim yoktu. Yan koltuğa fırlatıp yola devam ettim. Az kalmıştı. Arkadaki araba uzun farlarını yakıp yakıp duruyordu. Yavaş ilerliyorum deyip hızlandım o da hızlandı ama hala farlarını yakmaya devam ediyordu. Yavaşladım ve araba önümü kesti. Arabadan tam inecekken abimle, Devran ve Demir'di.

Arabadan indim, onlarda indi yanlarına gittim.

- Ne oluyor oğlum?

- Ah Amca ah. Telefonuna neden bakmazsın ki?

- Şarjı bitti nasıl bakayım? Ne var ne bu acele?

- O gittiğin yer tuzak oğlum tuzak. Sen bunu nasıl anlamazsın?

- Nasıl tuzak şunu adam akıllı anlatın.

- Az ileri de arabalar sıraya dizilmiş, içinde bir sürü adam. Seni öldürecekti. Neden tek gidersin ki?

- Baba. Canını nasıl tehlikeye atarsın? En azından birimizi alıp gitseydin.

- Nereden bileyim ulan? Atlattık işte. Tek parça buradayım işte. Daha ne sorguluyorsunuz?

Azad abim:
- Yürü Mirza Efendi yürü eve.

Arabaya bindim, Demirde yanıma bindi. Nasıl tuzağa düşmüştüm? Benim gibi bir adam bir kadının tuzağına nasıl düşmüştü.

- Sakın anan bilmeyecek Demir.

- Bilmeyecek baba. O kadın sizden ne istiyor baba? Daha ortaya çıkalı bir kaç hafta oluyor ve zarar veriyor. Ne yaptınız baba o kadını ne?

- Zamanını bekle evlat. Zaman geldiğinde anlatacağım. Az sabret.

İkimizden de sessizliğe bürünerek eve geçtik. Bizimkiler her zamanki gibi işten gelmişcesine davrandı ve ben de ayak uydurdum. Akşam yemeğimizi yemiş ve erkekler olarak balkona geçmiştik. En rahat konuştuğumuz yerdi orası. Kolay kolay hanımlar gelmiyordu.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin