~Zamansız İhtilal ~

41.3K 1.6K 85
                                    

Berzah ve Karan o sabah ilk defa birbirlerinin gözlerinde karşıladılar günü. Hava da kuşlar uçuşuyor, bahar rüzgarı ılık ılık tenlerini okşuyordu. Gök kubbe sevdalarına alkış tutar gibi günlük güneşlikti.

Sultan anneleri veranda 'ya harika bir kahvaltı sofrası kurmuş ve genç çifti yalnız bırakmıştı. Farkındaydı yaşlı kadın, yavaş yavaş iyileştiriyordu oğlu yaralı karısını. Kendi evlatları gibi sevdiği bu çocukların mutluluğunu herkesten çok istiyordu.

Sessiz geçen kahvaltıyı yine Karan 'ın sesi böldü.
" Berzah! " dedi içten, samimi bir sesle. Kadının adını anmak kaşık kaşık bal yutmak gibiydi. İsmini her andığında ağzının içi tatlanıyordu sanki. Genç kadın tabağında ki bakışlarını ona çevirip
" efendim" dedi. Karan sandalyesinde geriye yaslandı ve hayranlık dolu bakışlarını karısına çevirdi.

" Berzah ne demek. Anlamını biliyor musun? " diye sordu. Uzun zamandır bunu düşünüp duruyordu ancak araştırmaya hiç vakit bulamamıştı.  Berzah 'da tıpkı kocası gibi sırtını sandalyesine yasladı ve bakışlarını ona çevirdi. Ani hareketi yüzünden sırtında keskin bir acı hissetti ancak belli etmemek için yüzünü çabucak toparladı. Aradan geçen zamana rağmen acıları hala kendini hissettirmeye devam ediyordu. Bedeni de ruhu da öyle kolayca toparlanabilecek gibi durmuyordu. Hafif bir tebessümle kocasına baktı ve sorusunu içtenlikle cevapladı.

" Berzah, iki alem arası demek. İslam eskatolojisinde öldükten sonra ölenlerin ruhlarının gittiği ve kıyamete kadar kaldıkları alem ve mekândır. Kabir alemi olarak da bilinir. "

Karan gülümsedi.

" Değişik ve güzel bir isim "dedi.

" İsmimi dedem koydu o yüzden anlamı güzel olmasaydı bile ben onu gururla taşırdım " diye karşılık verdi genç kadın. Öyle samimiydi ki, dedesinden bahsederken adeta gözlerinin içi gülüyordu.

" Dedeni çok mu seviyordun " diye sordu genç adam. Berzah'ın yüzünde kocaman bir gülümseme peyda oldu.

" Hem de çook" dedi harfleri uzatarak. " Dedemin pamuk gibi bir kalbi vardı. Beni de çok severdi. Hatta babamdan bile çok... " son cümlesinden sonra yüzü bir anda gölgelenmişti. İlk kez birine kendini bu denli açıyordu. 

Dedesi gittikten sonra kimse saçını şefkatle okşamamıştı. Annesi ve babaannesi seviyordu onu elbet ama o hep babası sevsin, tıpkı dedesinin yaptığı gibi saçlarını okşasın istemişti. Bir erkeğin şefkati her zaman daha kıymetli gelirdi genç kıza, dedesi gibi merhametli bir erkekle evlenmek isterdi hep. Gerçi karşısında ki bu adamı henüz o kadar da tanımıyordu. Normal bir evlilikleri olmadığı için onun nasıl bir insan olduğunu hala tam olarak çözdüğü söylenemezdi. Ama dün bir şeyi çok iyi anlamıştı. Bu adam sevince ölümüne sevenlerdendi. Bunu gözlerinden okuyabiliyordu.

Yine de, ruhundaki izler bu kadar keskinken onunla bir şansları olacak mıydı şu an için bilemiyordu.

" Daldın " dedi kocası. Sesini duyana kadar daldığının farkına varmamıştı.

" Farkında değilim " dedi sakin bir şekilde.

" Geçen gece yıldızları izlerken gördüm seni. " Dedi Karan sessizliği yararak. "Gökyüzüne bakarken gözlerin parlıyordu. Çok mu seviyorsun yıldızları? " Karısının gergin yüzü bu sorusu ile birden gevşedi. Dudağının kenarı hafiften yukarı kıvrıldı.

" Evet, çok severim. Yıldızları seyretmek bana garip bir şekilde huzur verir. Küçükken anneme keşke benim yatağım yıldızların altında olsa, onlara bakarak uyusam dermişim. Kaç gece konağın çatısından indirdiler beni uyku sersemi bir halde. Hatta kendimi yıldız desenli bir pijama takımı aldırdığımı dâhi anımsıyorum. Çocukluk işte. "

^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin