~Atölye ~

31.3K 1.3K 43
                                    

Karan 'ın sözleri bütün gün zihnini meşgul etmişti. Genç adamın pişmanlığını ve duyduğu kederi görüyordu, ancak kırgınlıklarını bir türlü bir kenara bırakamıyordu. Bu hikayenin böyle başlamasını o da istemezdi, biliyordu. Ancak tüm bunları biliyor olmak hiçbir şeyi değiştirmiyor, yaşanan onca acıyı öylece unutturmuyordu. İçinde verdiği savaş yetmiyormuş gibi bir de onun misafirleri ile ilgilenmek zorundaydı. Tüm öğleden sonra Dilan'ın sinsi bakışlarına ve sahte tebessümlerine katlanmak zorunda kalmıştı. Ancak bir yerden sonra daha fazla tahammül edemeyeceğinin farkına varıp, kendini odasına kapatmıştı. Nezakette bir yere kadardı  ve Leman halanın hatırı için ancak bu kadar sabredebilmişti.

Zaten zihni karmakarışıktı. Karan'ın sözleri içine oturmuştu. İçini cayır cayır yakan, kocaman bir ağırlık gibi çökmüştü omuzlarına o birkaç kelime. Kalbinin sesi öyle gürültülüydü ki, onu bir türlü susturamıyordu. Kalbine kalsa her şeye çoktan sünger çekerdi biliyordu, ama kırıklarla dolu olan yanı, bu kadar kolay affetmeyi kendine yediremiyordu. Düşünceler arasında savrulup duruyordu Anılar, sözler, yaşananlar... Her biri etrafında ateşten bir çember oluşturmuş beynini eşeliyordu.

Varlığından onu kaybettikten sonra haberdar olduğu bebeği, yerini dahi bilmediği bir toprak parçasının altında yatıyordu. Yorgun ruhu her şeye eyvallah diyebilirdi ama bu gerçeği bir türlü kabullenemiyordu. Evladını merhametsiz bir kadının zulümleri yüzünden kaybetmiş olmayı kendine yediremiyordu. Canından bir parçayı, elleriyle gömen o zümrüt gözlü adama öfkesi de bir türlü dinmek bilmiyordu. Eğer vaktiyle ona sahip çıksaydı şimdi bebeği karnında büyüyor olacaktı. Bu ihtimali içinden atamıyordu. 

Pencerenin önünde dikilmiş, görkemli konağı seyrederken bunları düşünüyordu. Eli istemsiz bir şekilde karnına gittiğinde göğsünde canını acıtan bir yanma hissetti. Bu hissi bir gün geride bırakabilecek miydi? Bir gün her şeyi geride bırakabilecek ve onu affedebilecek miydi? Tüm bu soruların cevabı gelecekte gizliydi

Dalgın bakışları telaşlı bir halde konağın kapısında dikilen yaşlı kadına kaydı. Aşağıda, ne olduğunu anlamadığı hummalı bir koşuşturma vardı. Bir takım eşyalar taşınıyor ve marangoz olduğu belli olan bir kaç adam ellerinde çeşit çeşit malzeme ile içeriye giriyordu. Omuz silkti. Ona neydi ki bu konakta olanlardan. Kim ne yaparsa yapsın umurunda değildi. Yeter ki kimse onun acı ile hançerlenmiş gönlüne daha fazla dokunmasındı.

Gün boyu süren tadilat sesleri nihayet son bulmuş, işçiler tebessümle konağı terk etmişlerdi. Bulutlar semayı usul usul terk ettiğinde, gün yerini geceye devrediyordu. Berzah gününün çoğunu odasında kâh kitap okuyarak, kâh bir şeyler çizerek geçirmiş,  kimi zaman da aşağı kattan gelen gürültülere kulak kabartıp, adamların telaşlı gayretini anlamaya çalışmıştı.

Bildiği kadarıyla o oda eski eşyaların depolandığı bir ardiye olarak kullanılıyordu. Bunca zaman sonra o odaya ne yapıldığını merak ettiyse de, inip bakmak içinden gelmemişti. Sultan annesi zaman zaman mutfak kilerinin yetersiz olduğundan yakınıyordu. Onun için yeni bir depolama alanı yapılıyor olmalıydı. Tevekkeli yaşlı kadın gün boyu ustaların ardında yüzünde tebessümle dolanmış , onlar gittikten sonra da elinde temizlik malzemesi dolu büyük bir kova ile temizliğe girişmişti.

Berzah yaşlı kadının yüzündeki gülümseme ile istemsiz bir şekilde dudağının kıvrıldığını fark etti. Bu kadını belki de bu konakta yaşayan herkesten daha çok seviyordu. İlk geldiği günden beri onu bir anne şefkati ile sarıp sarmalamış, acıyan yaralarına dokunmuş ve karanlığa gömülen ruhunu, şefkatli dokunuşları ile ayakta tutmuştu. Kocası rahat yatağında, her şeyden bi haber tatlı tatlı  uyurken, Berzah soluksuz kaldığı tüm anlarda onun kollarına sığınmıştı. O yüzden bu kadının yeri onda çok başkaydı. Kendi annesine  duyduğu sevgi ne kadar büyükse bu güzel yürekli kadına karşı duyduğu sevgi de o kadar büyüktü.

^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin