Keyifli okumalar.
En sevgiliye emanetsiniz.Karan 'ın beklenmeyen dönüşü ile her iki konakta da adeta bayram sevinci yaşanıyordu. Karabeyler kızlarının yüzünün yeniden güldüğünü gördükleri için sevinçten lokmalar döküp konu komşuya dağıtırken, Ulusoy konağında Ferzan ağa kıymetlisi için kurbanlar kestiriyor, mutluluğunu tüm Kızıltepe 'ye duyurmak için büyük bir eğlence tertipliyordu. Kısa sürede tüm Kızıltepe 'ye yayılan haber herkesi şaşırtmış, bu haber kimilerini sevinç gözyaşlarına boğarken, kimilerinin memnuniyetsiz bir şekilde yüzünü buruşturmasına neden olmuştu. Bunlardan biri de Nedim Fermandı tabi. Karan 'ın yaşadığı haberi konağa ulaştığı vakit karısının gözlerinde gördüğü pırıltı öfkeden deliye dönmesine neden olmuştu. Biliyordu karısının kuzenine nasıl aşık olduğunu. Karan 'ın adı her geçtiğinde gözlerinin nasıl parladığına defalarca şahit olmuştu. Erkeklik gururuna yediremiyordu böyle bir gerçeği, bu nedenle hep öfkeliydi Dilan 'a karşı. Oysa ilk gördüğü an nasıl da vurulmuştu sevmeyi bilmeyen kalbi esmer güzeli kadına. Ama öfkesi her defasında galip geliyor ve kırıp döküyordu onu hala bir yabancı gibi gören karısını. Aylar geçmişti ama Dilan bir kez olsun kendi isteği ile girmemişti yatağına, üstelik her birlikte olduklarında döktüğü gözyaşları kahrediyordu genç adamı ve kalbi kinle doluyordu bu gecelerin sabahında, hem karısına hem kalbinde sakladığı adama.
Karan 'ın dediği gibi olmuştu. Dilan her gün sevmediği bir adamın yatağında, onun sofrasında, onunla aynı havayı teneffüs ederek cezasını çekiyordu. Sevdiği kadının canına kastettiği için ömürlük bir ceza kesmişti ona çok sevdiği Karan ağa. Yine de çıkaramıyordu onu hala gönlünden. Edep denilen duygunun zerresi yoktu onda, o yüzden kocası ona her dokunduğunda Karan 'ı hayal ediyordu onun yerinde. Böylece bir nebze olsun katlanılabilir oluyordu yaşadığı işkence ona göre. Bir de sebepli -sebepsiz yediği dayaklar olmasa belki yaşanacak bir yer olurdu bu Ferman konağı ama kocası anlamadığı bir nedenle öfke kusuyordu her defasında ona. Ah o uğruna canını vermeye razı olduğu Karan ağa nasıl da güzel bir ceza vermişti ona. Ölünceye kadar her gün çekeceği sonsuz bir ceza...
&
Berzah konağın içindeki hummalı çalışmaları odasının penceresinden yüzünde tebessümle seyrediyordu. O da yardım etmek istemişti bu güzel hazırlığa ama Sultan annesi kesin bir dille itiraz edip odasına yollamıştı genç kadını. Biraz kitap okumuş, sonra biraz uyuyup uyanmıştı ve şimdi öylece pencerenin önünde dikilmiş konağın içinde koşuşturan insanları seyretmekle yetiniyordu. Sultan annesi "sen yorulma" diyerek onu odasına kışkışladığında, kocası da konağın içinde yabancı erkekler dolaşıyor diyerek odadan çıkmasını kibar bir dille yasaklamıştı. Ferzan ağa ile karakola ifade vermeye gittikleri için bir süredir ortalarda görünmüyordu ama Berzah yine de ona verdiği sözü tutuyor ve o çıkma dediği için çıkmıyordu odasından.
Aniden beline dolanan kollar ile bir an irkildi genç kadın. Ancak boynuna değen sıcak nefesi hissettiği an kafasını arkaya yaslayıp gözlerini kapattı "Sen ne zaman geldin " diye sordu huzurla. Karan kadınının boynuna bıraktığı küçük öpücüklerin arasında "az önce "cevabını verdi ve ardından Berzah'ı kendisine çevirip dudaklarını tutkulu bir öpücükle talan etti. Kendini geri çekip alnını karısının alnına yasladığında, fısıltı gibi döküldü birkaç isyankar kelime dudaklarından.
" Neden hiç doyamıyorum ben sana "
Berzah'ın duyduğu sözlerle dudakları iki yana kıvrıldı. Kocasının bu tutkulu halini seviyordu. O da benzer duyguların pençesinde kıvranıyordu ancak kocası kadar açık olamıyordu hissettiklerini dile dökme konusunda. Tam ağzını açıp bir şeyler söylemeye niyetlenmişti ki, odalarının kapısı çalındı ve istemeye istemeye birbirlerinin kollarından ayrılmak zorunda kaldılar. Karan 'ın komutu ile kapıda bekleyen Gonca yüzünde garip bir ifade ile içeri girip onlara bir misafirleri olduğunu söyledi. Ardından Gonca önde Berzah ve Karan arkada giriş kattaki avluya indiler. Ziynet hanım oğlunu sağ salim karşısında gördüğü an sevinç çığlıkları atıp Karan 'ın boynuna atılmış ve saniyeler içinde oğlunun kollarına yığılıp kalmıştı. Ne kadar kötü olursa olsun sonuçta o da bir anneydi ve oğlunun ölüm haberi ile kahrolan yüreği bu sevinci taşımaya dayanamamıştı. Karan kucağına yığılan annesini hızla üst kattaki odasına taşımış ve Sultan ' ın da yardımları ile kısa süre içinde Ziynet hanımı ayıltmışlardı. Berzah bir köşede sessiz sedasız izledi anne -oğulun kavuşmasını. Ziynet cadısı bayıldığı vakit istemsiz olarak telaşlanmıştı güzel yüreği. Yaşadığı tüm haksızlıklara rağmen kimseye kin tutamıyordu. Ama kırgınlığı çok büyüktü genç kadının, evladını kaybettiği düşüncesi ile per perişan yatan gözü yaşlı bu kadın bir evladını çalmıştı ondan ve Berzah bu gerçeği bir türlü aklından çıkaramıyor, onu her gördüğünde yüreği ateşler içinde kavruluyordu. Ziynet hanımın uyanır uyanmaz tekrar hıçkırarak Karan 'ın boynuna sarılması ile usulca terk etti dikildiği kapı önünü ve sessiz adımlarla arşınladı az önce kocası ile çıktığı odanın yolunu. Halsiz bedenini pencerenin önünde duran berjerlerden birine bıraktığında odanın kapısı telaşlı bir şekilde açılmış, Karan karmaşık bir yüzle içeriye girmişti. Annesini sakinleştirip arkasını döndüğünde, Berzah'ı göremeyince onun bu karşılaşma yüzünden ne hale geldiğini az çok tahmin ederek, koşarak çıkmıştı odasına uzanan merdivenleri. Hiçbir şey söylemeden usulca yaklaşıp göğsüne bastırdı karısının güzel yüzünü. Saçlarının arasına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra sıkıntılı bir sesle " Korkma " dedi
" sadece haberi alınca beni görmek istemiş. Burada kalmayacak sen sakın üzme kendini" Berzah duyduğu sözlerle burukça gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
RomanceErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...