15 yıl sonra;
" Gel kız buraya, kemiklerini kıracağım senin"
" Ya abi yapma canımı acıtıyorsun. Vallahi yanlış anladın. Dersle ilgili birşey konuşuyorduk"
" Sus. Bir de cevap veriyor. Dersle ilgili konuşuyormuşmuş, sen onu benim külahıma anlat. Oğlan neredeyse ağzının içine düşüyordu"
" Allah'ım sen sabır ver. Ya iki saattir anlatıyorum anlamıyor musun? "
" Noluyor yine çocuklar. Ne bu hır gür"
Babalarının sesi ile iki gençte hızlıca toparlandı. Alya' nın eli abisinin sıkmaktan kızarttığı kulağında, sızlanarak kıkırdağını ovuyordu. Serhan ise hala dinmez bir öfke ile süzüyordu kız kardeşini. Karan merdivenleri hızlıca inip, yanlarına gelip sordu tekrar.
" Size soruyorum çocuklar, ne oluyor burada. Niye itişip kakışıyorsunuz"Alya sızlanarak yanaştı babasına.
" Abim kulağımı çekti baba. Çok acıyor" diyerek yavru bir kedi edasıyla adamın kolları altına sığındı. Karan anında kucakladı küçük perisini. Başını aşağı eğip baktı kızının kızarmış kulağına ve uzanıp küçük bir buse kondurdu o kızarıklığın tam ortasına. Zümrüt yeşili bakışları oğlunun kendinin ki ile aynı olan zümrütlerine döndü hafif bir öfke ile." Aslanım, niye çektin kardeşinin kulağını böyle, bak nasıl da kızarmış. Oğlum sen çocuk musun? Kaç yaş büyüksün bu kızdan. Neyi paylaşamıyorsunuz?" Otoriter sesi karşısında Serhan bir anlığına kaçırdı bakışlarını babasının öfkeli nazarlarından. Sma sonra aynı hızla tekrar kaldırdı bakışlarını o zümrütten şelalelere.
" Senin bu kızın yine o Mehmet denen itle konuşuyordu sokağın başında. Kaç defa söyledim o çocuktan uzak dur diye dinlemiyor. Tabi bu kadar şımartıp, tepemize çıkarırsanız olacağı bu "
Oğlunun sözleri daha da kızdırdı Karan'ı.
" Serhan!" Diye gürledi. " Haddini aşma, ana babalığı senden mi öğreneceğiz. Biz sana da kardeşine de her zaman eşit davrandık. Kız çocuğu olduğu için bu ilgi onu biraz şımartmış olabilir bu da gayet doğal. Ama benim perim asla yanlış birşey yapmaz. Bizi üzmez. Ben kızıma güveniyorum. Öyle değil mi güzel gözlüm" son cümlesinde kızının acı kahve gözlerine çevirdi zümrütten göz bebeklerini. Alya babasının boynuna sarılıp, yanağına sulu bir öpücük kondurdu ve nazlı bir edayla konuştu." Yapmam tabi babacım. Abim yanlış anladı vallahi. Yarın ki matematik sınavı ile ilgili birşey konuşuyorduk. Sınıf arkadaşım o benim. Bunda yanlış ne var anlamıyorum"
Karan kızının saçlarını okşayıp " biliyorum güzel kızım. Üzülme sen. Ben konuşurum şimdi abinle merak etme" dedi. Gürültüyü duyan Berzah ve Ferzan ağa aynı anda çıktılar odalarından. Genç kadın anlamaya çalışır gibi baktı avluda ki eşi ve çocuklarına ve usulca inmeye başladı merdivenleri. Ferzan ağa ise yaşlılığın da getirdiği bir yavaşlıkla ağır ağır yaklaştı trabzanlara.
" Noluyor evlat. Bir sıkıntı mı vardır" diye sordu Karan' a hitaben. Karan bakışlarını yukarı kaldırıp, dedesine cevap vereceği sırada Serhan küçük bir çocuk gibi elini kardeşinin saçlarına daldırıp genç kızın çığlık atmasına neden oldu. Karan kızgın bakışlarını oğluna çevirirken, Ferzan ağa " aslan parçası rahat bırak benim cennet kızımı, yoksa bozuşacağız seninle sonunda" dedi şakayla karışık bir ses tonuyla. O sırada hala merdivenleri inmekte olan Berzah'ın uyarı dolu sesi doldu kulaklara " Serhan ne yapıyorsun sen!" Sesinin ardından kınayan bakışları da oğlunu bulduğunda genç delikanlı mahcubiyetle eğdi yüzünü yere. Annesi onun bam teliydi. Babasından çok onun görüşlerine önem verir, babasından ziyade ona gücenip, küserdi. Annesinin çıkışı ile daha çok öfkelendi kardeşine. Ancak tek birşey daha söylemeden " ne haliniz varsa görün" diyerek çıkıp gitti az önce girdiği kapıdan. Berzah anlamazca baktı kocasına. Karan ben de anlamadım der gibi omuz silkti. Kadının attığı her adımda gözleri onu tepeden tırnağa hayranlıkla süzüyordu. Yıllar geçmişti. Biri ellili yaşlarına adım atmış olgun bir adam olmuştu, diğeri ise kırklarında ama yeni açmış, tazecik bir papatya sanki. Karan hayranlıkla gezdirdi bakışlarını yılların daha da güzelleştirdiği zarif bedende. Üstünde desenli uzun bir elbise, o uğruna öldüğü saçlarında Karan'ın ona hediye ettiği örtülerden biri vardı. Artık o çok sevdiği fularlarını kızı takıyordu rüzgarda uçuşan saçlarına. Berzah ise yıllar önce aniden aldığı bir kararla saçını kapatmış ve o günden sonra tesettürlü bir hanım olarak devam etmişti yaşamına. Karan onun yıllar önce ilk defa saçını kapattığı o günü hatırladı. Acemice bağladığı o mavili eşarbı güzel yüzüne nasıl da yakışmıştı. Örtünmesine vesile olan arkadaşı Sahra'ya her ikisi de sonsuz bir minnet borçluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
Lãng mạnErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...