Bir ceylanın ürkek ürkek suya inişi gibiydi gelişin.
Rüzgâr vuslattan yana esmişti bjr kez,
Ok ise yayından çoktan fırlamış...
Sen yangınlar ortasında bana hasrettin,
Bense durgun sularda sana susamış...
&
Uzun zaman sonra ilk defa güneşin doğuşu daha bir anlamlı gelmişti Karan 'a o sabah. Bunca zaman sabrettiğine değmiş, hüzün çiçeği sonunda kendi arzusu ile ona gelmişti. Şimdi kendi elleri ile yaptığı bu küçük cennet köşesinde, kollarında melekler gibi uyuyan kadına baktıkça 'iyi ki' diyor içten içe, 'iyi ki bu zorlu imtihanlardan geçti sevdamız.' Biliyordu. Yaşadıkları her zorluk aralarındaki bağı daha da güçlendirmişti ve bundan sonra gelecek olan hiçbir darbe onların birbirine kenetlenmiş yüreklerini sarsmaya yetmeyecekti.
Saat öğleni geçiyordu. Güneş çoktan tepedeki yerini almış, ışınlarını cömertçe yeryüzüne yağdırıyordu. Ancak cihanı ayaklarının altına sermek istediği güzel kadını, hala uyanmamıştı. Oysa gününün ayması için o güzel gözleri bir an evvel görmesi gerekiyordu. İnanılmaz gelebilirdi ama Karan onu uyurken dahi özlüyordu. Kadının yastığa dağılmış saçlarından bir tutamı eline aldı ve karısının burnunu gıdıklamaya başladı. Berzah birkaç kez huysuzca mırıldanıp eli ile burnunu kaşıdı ve uyumaya devam etti. Ancak Karan'ın onu rahat bırakmaya hiç niyeti yoktu. O gözleri görene kadar yaptığı yaramazlığa devam edecekti.
Sonunda pes eden genç kadın iri kahverengi gözlerini usulca aralayıp bakışlarını kocasının zümrütleri ile buluşturdu ve yüzünde Karan'ın görmekten büyük haz duyduğu o eşsiz gülümseme ile " Günaydın " dedi. Sesindeki ve gözlerindeki uyku mahmurluğu genç adamın tebessümünü ikiye katladı.
" Günaydın uykucu, hadi kalk artık, açlıktan ölmek üzereyim. Vallahi konağa dönünce seni Sultan anama şikayet edeceğim. Kadın dediğin erkenden kalkar kocasına kahvaltı hazırlar. Sen ise öğlen olmuş hala yatıyorsun " Karan 'ın ciddi bir ifadeyle söyledikleri genç kadının gözlerinin şaşkınlıkla büyümesine neden oldu. Karan, karısının yüzündeki şaşkın ifade ile öylesine eğleniyordu ki, onun o ağzı bir karış açık, şaşkın ifadesine bakarken bir anda sesli bir kahkaha patlattı. Kahkahalarının arasında Berzah 'a surat ifadesinin ne kadar komik olduğuna dair bir şeyler söylüyor ve gülmeye devam ediyordu. Berzah onun bu hâlini gözlerini kısarak izledi. Bozulmuş bir ifadeyle sırtını yatak başlığına yaslayıp kollarını küskünce göğsünde bağladı. Asık bir suratla Karan'ın kahkahasına son vermesini beklediği sırada, Karan onun alıngan surat ifadesini gördü ve yüzündeki gülümsemeyi çabucak toparladı. Elini Berzah 'ın saçlarına götürdü ve yüzüne dökülen birkaç tutamı kulağının arkasına sıkıştırdı.
" Kızdın mı gözümün çiçeği " diye sordu. Yüzünde annesinden azar işitmeye bekleyen küçük, masum bir çocuğun ifadesi vardı. Berzah bu ifadeyi görünce içinden gülmek gelse de kendini frenledi. Böyle bakarken ona kızmak ne mümkündü.
" Kızmadım. Ama doğrusu daha güzel bir uyandırma beklerdim" dediğinde Karan'ın yüzünde muzip bir gülümseme peyda oldu.
Yüzünü karısının yüzüne yaklaştırıp nefesini dudaklarına üfleyerek
" mesela nasıl bir uyandırma " diye çapkınca soludu. Başını yana eğip karısının yanağına bir öpücük bıraktı "böyle mi" dedi, ardından dudakları boynuna indi. Oraya da küçük bir öpücük kondurdu ve " yoksa böyle mi " diye fısıldadı. Ardından karısının saçlarına ellerini dolayıp onu kendine çekti ve dudaklarını birleştirdi. Uzun ve yakıcı bir öpücükten sonra arzu ile parlayan gözlerini Berzah'ın heyecanla kırpışan gözlerine dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
RomanceErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...