Fec : hüzünlü, kederli oluş
Karan, işlerini bitirir bitirmez soluğu düğün mekanında almıştı. Uzaktan akrabaları olan Necmi ağa ile sohbet ederken gözü sürekli mekanın kapısına kayıyor, iki gözünün çiçeğini hasretle bekliyordu. Kolay değil, koskoca on bir saattir kadınının o güzel yüzünü görememişti. Kulağı Necmi ağa 'da, bakışları mekanın kapısında ne kadar bekledi bilmiyordu ama dedesi kapıda göründüğü an fişek gibi fırlamış ve onları karşılamak için kapıya varmıştı. Dedesinin ardından halası ve Dilan 'da girmişti ancak gönlünün bahar şenliği görünürlerde yoktu.
Hızla halasına yaklaştı.
" Berzah nerede hala? Yoksa gelmedi mi ? " diye sordu. Leman hanım bu soru karşısında afalladı. Berzah onlardan önce çıkmış, Sultan kadın ve kızıyla birlikte önden gitmemiş miydi ?
" Oğlum, O Sultanlar' la birlikte bizden önce çıktı. Hâlâ gelmediler mi ? "
Karan sorusuna karşılık soru ile aldığı cevaptan hiç hoşlanmadı. Çünkü Sultan annesi ve Gonca on dakika önce düğün mekanına gelmişti ve Berzah yanlarında değildi.
" Emin misin hala? Sultan anneler on dakika önce geldi. Ama Berzah onlarla birlikte değildi. "
Leman hanımın da aklı karışmıştı. Oysa kızı çıkmadan önce onun Sultan ve Gonca ile önden gittiğini söylemişti.
" Ne bileyim oğlum, Dilan, Sultan ve Gonca ile çıkarken görmüş biz de onlarla geldi diye düşünüp hiç aramadık "
Karan'ın bakışları kısacık bir an sorar gibi kuzenine değdi ancak genç kızın cevabı umursamazca omuz silkmek oldu. Delirmek üzereydi. Çanta değildi ki unutulsun. Koskoca kadının yokluğunu hiç kimse fark etmemiş miydi?
Hızlıca Sultan annesinin oturduğu masaya gidip ona da aynı soruları yöneltti. Ancak aldığı cevap halasınınkinden farklı değildi. Kimsenin koskoca kadından haberi yok muydu yani!
Telaşla telefonuna sarıldı. Ancak defalarca çalmasına rağmen beklediği cevabı alamadı. Panik, zehirli bir sarmaşık gibi tüm bedenini sardı. Önüne çıkan insanlara çarpa çarpa hızla düğün mekanından çıkıp arabasına bindi. Ne, "bulunca bize de haber ver" diyen halası ve Sultan kadını duymuştu kulakları, ne de "tek gitme seninle geleyim" diyen can dostunu. Hız limitini hayatı boyunca hiç yapmadığı kadar aştı. Öyle hızlıydı ki asfalt adeta ağlıyordu.
Yüreği sıkışıyor, bir el sanki boğazını sıkıyordu. Hissediyordu. Gönlünün çiçeğine bir şey olmuştu. Daha birkaç saat önce konuştuklarında, ilk kez birlikte bir davete katılacakları için öyle heyecanlıydı ki, eğer kötü bir şey olmasaydı iki eli kanda olsa gelmez miydi ? Kafası allak bullak olmuştu.
Halası Sultan 'la çıktı diyor, Sultan annesi Leman hanımlarla gelecekti diyordu. Birbirinden çelişkili bu ifadeler dahi yanlış giden bir şeyler olduğunu anlaması için yeterliydi. Zihnindeki düşünceler hiç iyi şeyler fısıldamıyordu. Elini öfke ile direksiyona geçirip " n'oluyor lan ! " diye bağırdı. Kahrolası yol bitmek bilmiyordu. Biraz daha yüklendi gaza, ne canı umurundaydı o dakikalarda ne arkasından gelen korna sesleri. Yarım saatlik yolu neredeyse on beş dakikada katetmiş ve nihayet konağın önüne gelmişti. Gelişigüzel bıraktığı arabanın içinden hızla indiğinde, konağın içinden yükselen dumanları gördü. Konağın görkemli kapısını büyük bir panikle araladığında görmeyi en son beklediği şeyle karşılaştı.
Karısı için yaptırdığı resim atölyesi alev alev yanıyordu. Berzah 'ın içeride olması düşüncesi bir an için damarlarındaki kanın çekilmesine neden oldu. Var gücüyle "Berzah! "diye bağırmaya başladı. Ama sesine karışan tek şey koca bir sessizlik oldu. Nedense içinden bir ses karısının o alevlerin içinde olduğunu haykırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
RomanceErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...