Feveran : Kaynama, coşma, birden bire öfkelenme
" Ne demek oluyor bu Ziynet" Diye kükredi yaşlı adam." Bu kız bize emanet. Böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Hangi hakla! Bu güne kadar ne rahmetli karımın, ne de benim bir kez bile elimiz kalkmadı sana. Oğlumun emanetisin dedim, bu zamana kadar yaptığın her şeyi görmezden geldim. Ama bu yaptığın, artık bardağı taşıran son damla. Ulusoylar emanete hıyanet etmezler. Sen bu yaptığınla adımıza leke sürdün. Elimden bir kaza çıkmadan çabuk çekil gözümün önünden"
Ferzan ağanın sert konuşmasının ardından Ziynet hanım sessiz sedasız çıktı odadan. Katı bir adamdı Ferzan ağa, aksiydi, çoğu zaman esip gürlerdi ama haksızlığa asla müsaade etmezdi. Bu kız berdeli kabul ederek onlara bir can bağışlamıştı. Böylesi bir eziyeti hak etmiyordu. Yaşlı adam ömründe ilk kez böyle bir mahcubiyet yaşıyordu. Düşman bile olsalar ailesi bu kızı onlara emanet etmişti. Tırnağının ucu kırılsa sarıp sarmalaması gerekirken, şimdi karşısında yatak döşek yatıyordu. Yüzü öfkeyle ve mahcubiyetle kızardı. Genç kıza yandan bir bakış atıp, mırıltıyı andıran bir sesle " Geçmiş olsun kızım" dedi. Ve odayı terk etmeden hemen önce bakışlarını torununa çevirip " Karan az gel hele " diyerek kapıyı çekip çıktı.
İkinci katın avlusuna geçip oturduğunda, Karan'da gelip karşısındaki sedire kuruldu. Yaşlı adam bir süre sessiz kaldı. Kızcağızın hali gözünün önünden gitmiyordu. Bu durum onu hayli huzursuz etmişti. Şimdi bu kızın halini bir gören, bir duyan olsaydı insanlara ne derlerdi .
"Nasıl oldu bunca şey oğul? Senin karın değil mi bu kız? Yatağında ki kadından haberin yok mu senin? "
Karan 'ın yüzü yere düştü bu soru karşısında.
" Benim hatam dede." Dedi mahcubiyetle kıvrılarak. " Ben ona sahip çıkamadım. Bu eve geldiği geceden sonra bir daha görmedim yüzünü. Annem istemeyeceğimi düşünerek onu başka bir odaya yerleştirdiğini söylediğinde, ona inandım. Ses etmedim. Meğer başka odaya aldırdım dediği Sultan anaların kaldığı katmış. Evin işlerine koşmuş kızı. Olur olmaz her bahaneyle..." Cümlesi yarım kaldı. Gerisini getirecek ne yüzü ne de gücü yoktu. Yumruk yaptığı elini diğer elinin avucuna geçirdi öfke ile. Kelimeler boğazına düğümleniyordu.
" Biliyorsun bu evliliğin hangi şartlarda olduğunu işte. İlgilenmedim. Elimi kolumu çektim üzerinden. Ne nerede yattığını sorguladım, nede ne yiyip içtiğini. Bilseydim böyle eziyet gördüğünü buna izin verir miydim? Biliyorum bunlar bahane değil yaptığım sorumsuzluğa; varsa bir yanlış o da benimdir. Ben eğer biraz adam olsaydım, ne o kız şimdi bu halde olurdu ne de biz şu an bunları konuşuyor olurduk"Ferzan ağa torununun dilinden dökülen her kelimede mahcubiyetini iliklerine kadar hissetti. Ses etmedi genç adamın bu haklı pişmanlığına. Kendisi de suçluydu elbet. Bir günden bir güne kızcağızı karşısına alıp bir ihtiyacı, bir sıkıntısı var mı sormamıştı. Oysa Ferzan ağa çalışanları ile dahi çoğu zaman yakından ilgilenirdi. Sanki gözleri görünmez bir bağla bağlanmış, kulakları işitmez olmuştu. Bunca zaman nasıl olmuştu da çatılarının altında yaşanan bu utanç verici olaydan haberdar olamamıştı.
" Olan olmuş artık. Bu işin bu noktaya gelmesinden hepimiz sorumluyuz. Ben vaktiyle ananın iplerini elime almış olsaydım cesaret edemezdi böyle bir şeye. Evladımın emanetidir dedim göz yumdum şimdiye kadar ettiği her şeye; ama bu yapılana affım yoktur bilesin. Söyle ona ben konakta olduğum vakitler o odadan dışarı adımını atmasın. Yoksa elimden bir kaza çıkacak sonunda. Sultan ve diğerlerini de tembihle bu olanlardan tek bir Allah kulunun haberi olmayacak. Ağızlarını sıkı tutsunlar. Bu yaştan sonra Ferzan Ulusoy bir emanete sahip çıkamadı dedirtmem kimselere " sözleri sona erdiğinde öfke ile doğrulup odasının yolunu tuttu.
![](https://img.wattpad.com/cover/182987916-288-k501088.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
RomanceErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...