Merhaba sevgili okurlarım. Sizlerden küçük bir ricam olacak. Şu ana kadar hikaye nasıldı sizce. Eksik gördüğünüz veya olmadığını düşündüğünüz kısımlar var mı? Merak ediyorum. Ufak da olsa yorum bırakırsanız çok sevinirim. Umarım güzel bir bölüm sunabilirim sizlere.
Son olarak Afra isimli kitabım için bir instagram hesabı açmıştım. Takip etmek isteyenler profilimden bilgilere ulaşabilirler.
En sevgiliye emanetsiniz...
&
İki hafta sonra ;
Zaman Karabey konağındakiler için su gibi akıp geçmiş ve sonunda beklenen gün gelmişti. Akşam saatlerinde gerçekleşecek olan söz töreninin ardından, Berzah ve Karan için geri sayım başlayacaktı.
Genç adam için işkence gibi geçen bu iki hafta, kadının kalbindeki ve hayatındaki yerini daha net kavramasını sağlamıştı. Haftalardır doğru düzgün uyuyamıyor, hatta nefes dahi alamadığını hissediyordu. Kadının gözlerini görmeden uyandığı her gün zehir gibi acıydı.
Nihayet bu akşam yüzükleri takılacak ve düğün tarihi kararlaştırılacaktı. Karan iki haftadır tıpkı bir kader mahkumu gibi günleri sayıyordu. Düğün için mümkün olan en yakın tarihin belirlenmesi konusunda dedesine yaptığı baskılarda cabasıydı. Ferzan ağa bir taraftan torununu ilk kez böyle görmenin şaşkınlığını yaşıyor, bir taraftan da gerçek aşkı bulduğu için onun adına mutlu oluyordu.
&
Göğün bağrına düşen kızıl ışıklar tüm şehri esir aldığında, her iki konakta da tatlı bir telaş hüküm sürmeye başladı. Karan, haftalardır yüzüne hasret kaldığı karısını görecek olmanın heyecanını yaşıyor, Berzah ise saatler evvel giydiği elbisenin içinde kalbi duracakmış gibi heyecanla karanlığın çökmesini bekliyordu.
İçi karmakarışıktı. Ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Ama kalbi... Kalbi öyle netti ki, ne istediğini öyle iyi biliyordu ki... Onu susturamıyordu. Susturmak istemiyordu. Kalbinin sesi ona uzun zamandır hissetmediği bir duyguyu aşılıyordu.
Huzuru...
Bu duyguya teslim olmayı herşeyden çok istiyordu. Çünkü buna ihtiyacı vardı. Her şeye rağmen onu yaşamak istiyordu. O güzel duyguya sırtını yaslamak istiyordu.
Başta bir fırtınanın içindeydi. Şiddetli rüzgar onu oradan oraya savurmuş, yaralanmasına neden olmuştu. Ama tüm yaralarına rağmen hala ayaktaydı. Onu ayakta tutan bir güç vardı.
İnancı...
İnancı onu diri tutuyordu. Biliyordu. Yara almasına sebep olan o fırtınanın sahipleri yolun sonunda nasibini alacaktı. Her insan kendi kalbinin ekmeğini yerdi. Kiminin ekmeği zehir gibi acı, kiminin ki bal gibi tatlıydı. Ekmeğinin tadını tercihleri belirliyordu.
Fırtına dinmişti. Şimdilerde rüzgar daha uysal ve sakin esiyordu. Ancak hâlâ daha iradesi dışında savrulmaya devam ettiğini düşünüyordu. Sanki bir dalgaya kapılmıştı ve kendini o dalganın insafına bırakmıştı. Sonunda nereye varacağını ne yaşayacağını bilmiyordu ama korkmuyordu da... Biliyordu yolun sonunda onu bekleyen koca yürekli biri vardı.
Garip bir şekilde rahatlamış ve huzurlu hissediyordu. Adamın bahar rengi gözleri ona huzuru vadediyordu. Ve kalbi bu vaatleri kucaklamaya fazlasıyla meyilliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
RomanceErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...