Nur-u Ayn : gözün nuru
Mehmet hoca ne olduğunu anlamadan Berzah'ın omuzunda duran eli ışık hızı ile çekildi ve suratına sert bir yumruk yiyerek yere düştü. Berzah ve Feride çığlık atarak onu kaldırmaya yeltendiğinde, Karan karısının bileğine yapışıp onu kendine çekti ve dişlerinin arasından " sakın! " diye sert bir şekilde tısladı.
Genç kadın onu ilk defa böyle gözü dönmüş bir öfkeyle görmüyordu ama bu defa gözlerinde çözemediği farklı bir parıltı vardı. Sanki bakışları ile genç kadının içini deşiyordu. Şaşkınlıkla yutkundu. Durup dururken neden böyle bir şey yaptığına anlam veremiyordu. Kırgın bir şekilde kocasının yüzüne bakıp " neden yaptın böyle bir şeyi " diye fısıldadı. Karan, birde soruyor musun der gibi baktı gözlerine ve " bunu eve gidince konuşacağız "diyerek onu arabaya sürükledi. Berzah mahcup bir şekilde Feride 'ye ve onun kolunda ayağa kalkmış burnunu tutan Mehmet hocaya bakıp "Özür dilerim " dedi.
Cümlesi biter bitmez kendini arabanın ön koltuğunda buldu. Karan onun tarafındaki kapıyı sertçe çarpıp kendi tarafına geçti. Kendi kapısını da aynı sertlikle kapattıktan sonra kemerini hırsla takıp arabayı çalıştırdı. Berzah'ın kemerini takmadığını fark edince
" Kemerini tak" diye kükredi. Sesi arabanın içinde gürültü ile patladı ve genç kadının kulaklarında çınladı. İkiletmeden dediğini yaptı. Yan gözle ona baktığında yüzünün kasıldığını, çenesinin sinirle titreştiğini ve direksiyonu tutan ellerinin sıkmaktan bembeyaz olduğunu fark etti. Neden bu kadar sinirlendiğini anlamıyordu. Sormaya da kesinlikle cesareti yoktu..Karan sokaklarda son gaz ilerlerken farkında olmadan hızını giderek artırıyordu. Berzah birkaç saniye gözlerini kapatıp bunu düşünmemeye çalıştı ancak o kadar hızlı ilerliyorlardı ki, araba neredeyse asfaltta uçuyor hissi veriyordu. İki eli ile oturduğu koltuğa sıkıca tutundu. Hissettiği korku yüzünden gözünden ardı ardına yaşlar akmaya başlamıştı. Araba öyle korkunç bir hızla ilerliyordu ki kalbi neredeyse göğsünden çıkacaktı. Kendini ne kadar sıkarsa sıksın sonunda dudaklarından kaçan hıçkırığa engel olamadı. Sabah sabah tüm siniri altüst olmuştu.
Karan, duyduğu hıçkırık sesi ile yüzünü bir anlığına karısına çevirdi ve o an kendinden delice nefret etmesine neden olan bir manzara ile karşılaştı. İki gözünün çiçeği koltuğa sinmiş bir halde korkudan tirtir titriyordu. O an sanki ilahi bir güç tarafından başına balyozla vuruldu. Ne yapıyordu böyle! Saçma sapan bir kıskançlık krizi yüzünden onu nasıl böyle bir korkuya sürüklerdi. Hep eleştirdiği o görgüsüz adamlar gibi davranmıştı. Kontrolsüz duyguları resmen mantığını ele geçirmişti. Ne kadar aptalca davrandığının ancak idrakına varıyordu.
Arabayı anı bir frenle durdurup kemerini çözdü. İki eli ile Berzah'ın yüzünü avuçlayıp yumuşak bir sesle" aç gözlerini çiçeğim, bana bak " diye mırıldandı. Öfkesi halâ tam anlamıyla dinmiş sayılmazdı ama karısının yüzünde gördüğü korku, şimdilik bunu ikinci plana atmaya yetmişti. Berzah korkarak araladığı gözlerini onun şefkatli bakışlarına çevirdiğinde, dudağından bir hıçkırık daha koptu. Karan onu hızla kendine çekip sarıldı ve dudaklarını kulağına yaklaştırıp peş peşe " Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim " diye sayıkladı.
Berzah, yüzünü kocasının omuzuna gömdü ve sarsılarak ağlamaya başladı. Dakikalar sonra biraz sakinleşebildiğinde, kafasını yasladığı omuzdan kaldırıp yaşlı gözlerini Karan'ın pişman gözlerine çevirdi. Sağ elini kaldırıp omuzuna birkaç yumruk geçirdi ve " kafayı mı yedin sen! Bizi öldürmeye mi çalışıyordun" diye bağırdı. Sesi aracın içinde yankılandı ve cümlesi şiddetle Karan'ın kulaklarına çarptı.
Gözleri dehşetle büyüdü. Berzah haklıydı, bu fütursuzluğu onları ölüme götürebilirdi. Elini karısının yanağına götürüp parmakları ile gözünden akan yaşları kuruladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)
RomanceErkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakıl...