'Cümbür Cemaat'

11.8K 680 159
                                    

Okuldan çıkıp direkt kendimi eve atmıştım. Evdeki manzara hala aynıydı. Temmuz abim hala odasında annem ise sürekli evi temizliyordu. Abimin odasının önünden geçerken duyduğum hıçkırık sesleri içimde bir şeyleri yakıp yıkmaya yetmişti yine, yeniden. Haziran abim hala okulda babam işe hala işteydi. Bende kendimi odama atmış, yatağıma uzanmıştım. Bir süre sonra telefonum titreyince yatakta telefonumu aramaya başladım. Telefonu nihayet bulduğumda mesajı açtım.

Gönderen: Bulut

Sahildeyim, gelmek ister misin?

Mesajı okuduktan sonra cevap vermeden üstümü değiştirmeye başladım. Kısa bir hazırlanma süresinden sonra anneme haber verip evden çıktım. Kulaklığımı takıp sahil yoluna doğru yürümeye başladım. Sami amca yanında bakkal Remzi amcayla tavla oynuyordu. Beni görünce ayağa kalkıp kollarını açtı. Gidip ona sarılınca saçlarımı okşadı.

"Ah be marim, üflesem uçacak hale gelmişsin. Niye bakmazsın kendine?" Diye sitem edercesine konuştu.

"Ne yapayım Sami amca, biliyorsun durumları. Nefes almak bile haram." Üzgünce bana bakıp fırınına doğru ilerledi. Bir süre sonunda elinde bir poşetle geri geldi.

"Al bunu mari, yede kendine gel biraz. Pamuk oğlum için güçlü durun marim." Sami amcaya son kez sarılıp poşeti alıp yoluma devam ettim. Kulağımda Ay tenli kadın'ın güzel sözleri yankılanırken sahile varmıştım. Gözlerim Bulut'u ararken bir süre sonra aradığımı bulmuştum. Büyük adımlarla yanına doğru ilerledim. Ben tam onun arkasındayken bir anda Bulut bana doğru dönüp konuşmaya başladı.

"Hoş geldin." Şaşkın şaşkın ona bakarken o gülümsüyordu.

"Arkanda gözlerin mi var?" Sorum karşısında ufak bir kahkaha atarken yeniden konuşmaya başladı.

"Arkamda gözlerim yok ama keskin bir koku alma duyum var. Rüzgâr sen gelmeden kokunu getiriyor her seferinde." Şaşkınlığım her cümlesinde daha da artıyordu. Bu noktada ona verecek cevap bulamayıp yanına geçip oturdum.

"Temmuz abi nasıl?" Kısa bir sessizlik sonrası ilk konuşan Bulut oldu.

"Bilmiyorum ki. Kendini her şeye kapattı. Odasından çıkmıyor kimseyle konuşmuyor, yemek bile yemiyor."

"Yaşadıkları çok zor Çiçek. Bulduğunu kaybetmek, ömrüne sığdıramamak..."

"En son amcamı kaybettiğimizde bu kadar yıkılmıştı. O zaman bir şekilde toparlamıştı ama bu sefer nasıl olacak bilemiyorum. Korkuyorum galiba." Nihayet içimdekini itiraf etmiştim.

"Korktuğun ne?"

"Acısı hala çok taze bu yüzden bir anda kendini kaybetmesinden korkuyorum."

"Kendini kaybetmesinden çok kendine bir şey yapmasından korkuyorsun değil mi?"

Derin bir nefes alıp onu cevapladım. "Evet."

"Temmuz abi kendine bunu yapmaz. Dediğim gibi hala acısı taze Çiçek. Tamam, belki uzun zamandır ölümüne hazırlıklıydı ama ölüme en fazla ne kadar hazır olabilir ki bir insan? Her şeyden önce sevdiğine yakıştırmaz insan. Bak biz onun yaşadığı acının binde birini yaşasak yüreğimiz paramparça olur ama o bununla savaşıyor. Sadece biraz daha kabullenmeye ihtiyacı var o kadar." Uzun uzun konuşmuştu bu sefer.

"Bilmiyorum Bulut. Abimi kaybetmek istemiyorum. Onu böyle görmek kolay değil. Annem her gece ağlıyor, Haziran abim zaten kendisinde değil, babam perişan oldu. Kendimden hiç bahsetmiyorum. Abimi özlüyorum. Ama özlemeye de hakkım yokmuş gibi hissediyorum."

MAHALLE ARASINDA (Tamamlandı) #wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin