'Niye?'

30.8K 1.3K 1.5K
                                    

Sözde 'yeni öğrenciler' ile göz göze gelmemek için ben ne kadar çabalıyorsam onlarda tam tersi direkt olarak gözlerimin içine bakıyorlardı. Ve bundan hiç çekinmiyorlardı. Çabalarımı bir kenara bırakıp hepsinin gözlerinin içine tek tek bakmaya başladım. Bütün gözler pişman ve bir o kadar da üzgün bakarken tek bir çift göz farklı bakıyordu. Ve ben bu bakışların ne anlama geldiğini çok iyi biliyordum.

"Çiçek?" Hande'nin bana seslenmesiyle ona döndüm.

"Efendim Hande?"

"Haberin var mıydı?"

"Hayır." Eren hocanın hafif öksürmesi dikkatleri onda topladı.

"Evet gençler tekrardan hoş geldiniz. Boş sıralara yerleşin ve bize kendinizi tanıtın." Eren hoca konuştuktan sonra yeni öğrenciler boş olan sıralara yerleşmeye başladı.

"Gerek yok hocam. Biz tanıyoruz arkadaşları." Arif'in buram buram sinir kokan sözleri sınıfta hafif bir gerginliğe sebep olsa da durumu anlayan Eren hoca yeniden konuşmaya başladı.

"Sen tanıyorsun Arif, ben değil. Evet, arkadaşlar sizi dinliyorum."

"Bulut Ateş."

"Anıl Acar."

"Fatih Doğan."

"Burak Arslan."

"Ali Uslu."

"Çiçek ile soy isimleriniz aynı Ali, akraba mısınız?" Eren hoca konuştuktan sonra Ali'nin bakışlarının bana döndüğünü hissedip kafamı sırama koydum.

"Evet hocam. Kuzenim olur kendisi." 

"Anladım, iyi bakalım. Oturun yerlerinize. Bugün ilk gün olduğu için serbestsiniz ama gürültü patırtı istemiyorum."

...

Ders işlenmeyince en iyisi kafayı sıraya gömüp uyumaktı. Bir öğrenciye en rahat yatağı da versen sırada uyumak farklıydı. Kafamı sağa doğru çevirip sıraya dayadığım da karşı karşıya geldiğim o gözler olan uykumu da açmıştı. Uyku yine haramdı yani bana.

"Çilli konuşalım mı biraz?" Ali konuşmaya başlayınca göz devirdim.

"Adım çilli değil, Çiçek."

"Kuzenimin adının ne olduğunu elbette biliyorum. Biraz konuşalım Çilli hadi."

"Adım Çiçek, dedim!" Üstüne bastıra bastıra tekrardan adımı söyledim.

"Tamam, adın Çiçek. Hadi gel biraz konuşalım."

"Yürü Ali yürü." Diyerek önden yolu gösterdim. Ali önden ben arkadan yürürken nihayet bahçeye çıktık.

Ali ile birlikte bahçenin sessiz olan yerine geçip onun konuşmasını beklemeye başladım. Nasıl bir açıklaması vardı bilmiyordum ama umarım benim açımdan geçerli olurdu. Zira kuzenim olmadan geçirdiğim 3 sene çok can sıkıcıydı.

"Seni dinliyorum Ali?"

"Aliş derdin önceden." Saçma sapan bir şekilde güldükten sonra Ali'ye döndüm.

"Kendi ağzınla diyorsun önceden diye. Aliş devri 3 sene evvel kapandı. Şimdi derdin neyse söyle ve bitsin bu konuşma." Cümlelerim Ali'nin zoruna gitmiş olmalı ki bir anda ikimizin kolunu yan yana getirip işaret parmağını ikimizin kolu üzerinde ilerletmeye başladı.

"Bak görüyorsun değil mi bu damarları? Bizim damarlarımızda aynı kan akıyor. Beni bir anda silemezsin!"

"Silerim, hem de öyle bir silerim ki Ali, aklın şaşar!"

MAHALLE ARASINDA (Tamamlandı) #wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin