Pikniğe gittiğimiz günün üzerinden tam bir hafta geçmişti. Geçen bu günlerde Yalın abinin söyledikleri hala zihnimdeydi. Bir şeyler yapmak istesem de elimden hiçbir şey gelmiyordu.
Yatağımda uzun süre kalıp tavanı seyrettikten sonra çalışma masama geçtim. Önümde bomboş duran kağıtları birer birer doldururken her seferinden yırtıp yenilerini ekliyordum. Bunu yapmak konusunda pek emin olamasam da aniden gelen cesaretle yazdıklarımı temize çekip boş bulduğum bir zarfa koydum. Öğlen saatlerinde olduğu için evde sadece annem ve Dünya vardı. Annemin yanına gidip durumu anlattıktan sonra elime geçen ilk şeyleri giyip hazırlandım.
Toprak'ın zamanında attığı konumu telefonumda bulduktan sonra evden çıktım. Bulduğum ilk otobüse bindikten sonra evin yakınlarında indim. Haritayı açıp yürüdüğüm yollar sonunda gelmek istediğim eve çıkmıştı. Evin etrafına baktığım zaman ortalıkta kimse yoktu. Bu yüzden sessizce kapıdan içeri girdim. Elimdekini kapının önüne bırakıp zile bastıktan sonra çok hızlı bir şekilde gitmem gerekiyordu. O yüzden durduğum yerde derin nefesler alıp zarfı koymak için eğildim. Tam o sırada kapı birden açılınca öyle kaldım.
''Çiçek?'' Kafamı kaldırdığım zaman Toprak'ı gördüm.
''Geleceğinden haberim yoktu?''
''Benimde yoktu inan ki. Böyle buralardan geçiyordum dedim bir sana da uğrayayım.'' Toprak, küçük tebessümüyle bana bakarken bakışları elimdeki zarfa kaydı.
''Bu ne?''
''Şey, ben bilmiyorum. Yani gelince gördüm ve aldım. Asla bilmiyorum yani ne olduğunu.'' Ayak üstünde türlü türlü yalan uydururken Toprak hiçte yemiş gibi durmuyordu. Tek kaşı havada bana bakarken gözleriyle elimdeki zarfı işaret etti.
''Alayım o zaman ben onu.'' Toprak, elini uzatınca mecburen zarfı verdim. Zarfı incelerken Toprak kapının kenarına geçti. Tam fırsatı buldum deyip geri giderken bana seslenince durdum.
''Gelsene içeriye?'' Adım attığım yollardan geri dönerek eve girdim. Toprak'la beraber salona geçtiğimizde herkesin evde olduğunu gördüm. Toprak yanımda zarfla ilgilenirken başımdan kaynar sular döküldü. Kendi içimde acilen kaçmanın planlarını kurarken Erdem abi beni görüp ayağa kalktı.
''Çiçek bu ne güzel sürpriz. Hoş geldin.'' Herkesle selamlaştıktan sonra Toprak'a döndüm.
''Babamlar sabahtan beri iş konuşuyorlar. Gel biz benim odama geçelim.'' Toprak'a başımı sallayıp peşinden ilerledim. Odasına geçtiğimiz zaman ben tekli koltuğa otururken Toprak hala ayaktaydı. Elindeki zarfı açıp kağıdı çıkarttı. Saniyeler içerisinde de yatağın yanına, yere oturdu. Korkarak karşısına oturup sırtımı duvara yasladım. Toprak, dizlerini kendine doğru çekmiş elindeki kağıdı okuyordu. Gözlerinin dolduğunu görünce yaptığım şeyden pişman olup dudağımı ısırdım.
Karşımdaki adamın bir süre sonra yanakları gözyaşlarıyla ıslanırken benimde gözlerim doldu. Bir iki saniye sonra Toprak, elindeki kağıdı yanına bırakıp elleriyle yüzünü kapattı. Onun bu haline dayanamayıp yanına yaklaştım. Ellerini yüzünden çekip baktığım zaman hüngür hüngür ağladığını gördüm. Bu hali içimi yakarken başını göğsüme yaslayıp sarıldım. Toprak bunu bekliyormuş gibi ellerini belime sarıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama yapabildiğim tek şey Toprak'ın saçlarını okşamaktı. Bu onu biraz sakinleştirmek olacak ki hıçkırıkları bir süre sonra iç çekişlerine döndü. Bir elimde yanağında ki yaşları silerken diğer elimde ona sarılabildiğim kadar sarıldım. Bir süre sonra Toprak benden ayrılınca yanına bıraktığı kağıdı yeniden eline aldı. Tekrar tekrar okurken ağlaması dinmemişti. Bazı yerlerde hem ağlıyor hemde kahkaha atıyordu. Bu haliyle o kadar güzeldi ki ona bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA (Tamamlandı) #wattys2021
Novela JuvenilKadifekale ve Limontepe mahallesine hoşgeldiniz! 💐 Unutmayın burada her şey 'Mahalle Arasında.' 💙