Fatih ile beraber okuldan çıktıktan Bulut'un peşine düştük. Yaptığımın ne kadar saçma olduğunu bilsem de kendimi bundan alıkoyamıyordum. Sağ tarafıma baktığımın zaman Fatih'in rüşvet niyetine aldığım muzlu sütle uğraştığını gördüm.
''Fatih bak doğruyu söyle. Bu çocuk kiminle buluşuyor?''
''Kız muzlu sütler üzerine yemin ederim ki bilmiyorum. Bize de bir şey söylemedi bu apaçi kılıklı.'' Fatih'in cevabı üzerine ufak bir kahkaha attım. Bulut bayağı bir ilerimizde salına salına ilerliyordu. Şu anda Limontepe mahallesine doğru gidiyorduk. Büyük ihtimal annesi ve kardeşini alıp bize bırakacaktı. Önemli olan bizden sonra nereye gideceğiydi zaten.
"Çiçeğim biz niye Bulut'u takip ediyoruz?" Gerçekten neden takip ediyordum ki. Gerekçem neydi?
"Bilmiyorum." Dürüstçe cevap verdim. Bu cevabımdan sonra Fatih kolumdan tutup beni bizim mahallenin yoluna doğru götürdü.
"Bizim mahalle?"
"Evet, Çiçek sizin mahalle. Gidip konuşalım bakalım seninle biraz." Fatih'in cevabından sonra bir daha konuşmadım. Hoş o da konuşmadı. Öylece yürüdük. Bizim evin aşağısında ki parka gidip boş bir banka oturduk.
Fatih karşıma geçip ellerini masanın üzerinde birleştirdi.
"Şimdi anlat bakalım Çiçek Hanım."
Merakla sordum. "Neyi?"
"Bulut meselesini. Nedir bu sizin ayrılmayan halleriniz?"
"Ayrılmayan halleriniz diye bir şey yok ki. Sürekli bir arada değiliz. Arada sırada belki."
"Bak şimdi Çiçeğim beni iyi dinle olur mu? Bulut ne kadar asabi dursa da öyle değil. Çok kırılgandır. İnsanların ondan nefret etmesine dayanamaz. Seninle ilk başlarda tartıştığı günlerde başımızın etini yedi. Sana kendini anlatmak istedi. Onu yanlış tanımandan korktu. Kibardır, ince düşüncelidir, yufka yüreklidir. Adam gibi adamdır anlayacağın. Verdiği sözleri tutar, yalan söylemez. Çünkü annesinden babasından böyle gördü." Fatih'in sözlerinden sonra yüzümde ufak bir tebessüm belirdi.
"Ben bunları zaten biliyorum Fatih. Sen önemli olan konuya direkt geçiş yap en iyisi."
"Bulut gönül işlerinde acemidir. Tam ergenliğe geçiş dönemleri böyle hepimizin kanı kaynıyor, karşı cinsi yeni keşfetmişiz, hepimiz birilerinin peşine düşmüşüz derken Bulut'un annesi Atlas'a hamile kaldı. Hamileliği sıkıntılı geçti Meryem ablanın. Çocuğa o zamanlarda down sendromu denildi, doktorlar alınmasını istedi ama bizimkiler müsaade etmedi. İyi ki de etmediler. Sapa sağlam doğdu sarı civciv. O dönemler yıprandıklarıyla kaldılar. Sonra Bulut hep Atlas'ın yanında oldu. Başka kimseyle ilgilenmedi.''
Fatih'in anlattıklarından sonra içim acımıştı. Hiç tatmadığım bir duyguydu belki ama evlatla sınanmak büyük acıydı.
''Çok üzücü bu durum ama nihayetinde vazgeçmemişler Atlas'tan. Önemli olan bu değil mi zaten?''
''Düşündüler Çiçek. Düşündükleri için içlerinde bitip tükenmeyen bir vicdan sızısı var. Bu yüzden Bulut'un gözü Atlas'tan başkasını görmüyor. Daha doğrusu görmüyordu.'' Sanırım en büyük acıyı her türlü yaşamıştı bu insanlar.
''Fatih daha açık konuşur musun?''
''Şimdi sen varsın. Senin yanında yaşadığı şeyleri hastalık zannediyor. Salak çocuk sırf bu yüzden babasının yanına gitti tedavi olmaya.'' İstemsizce bir kahkaha attım.
''Bir ara yolda karşılaştık hastaneye giderken. Kalbimde bir sorun var babamın yanına gidiyorum demişti o zaman mı bu bahsettiklerin?'' Kahkaha atarak onayladı Fatih beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA (Tamamlandı) #wattys2021
Teen FictionKadifekale ve Limontepe mahallesine hoşgeldiniz! 💐 Unutmayın burada her şey 'Mahalle Arasında.' 💙