Bir Küçük Suriye Meselesi !(7)

568 32 14
                                    

Sabah altıya kurduğum alarmla Mert'in kollarının arasından zorla çıkıp mutfağa gittim. Ahtapot gibi sarılıyordu bu adam ya !

Çayı demleyip patatesleri kızartmıştım. Tostları da hazırlıyıp kahvaltılıkları masaya koydum. Kahvaltı yapmadan işe gitmesini istemiyordum. Saat 10'dan sonra işe gideceğime rağmen kalkmıştım. Dağılan mutfağı toplarken Mert kapının pervazına yaslanmış uyku mahmuru gözleriyle bana bakıyordu, kısık olan gözlerinin daha da kısıldığını söylememe gerek var mı ?

Uyandırmaya gelicektim şimdi, günaydın sevgilim diyip yanağından öptüm.

Günaydın koca gözüm, kokulara dayanamayıp kalktım. Sen niye kalktın, 10'dan sonra gitmeyecek miydin ?

Evet 10'dan sonra gidiceğim. He bide niye kalktın diye sormuştun, kahvaltı hazırlamaya kalktım diyip güldüm.

Yoruluyorsun zaten, kalkmana gerek yok. Uykunu bölme boşuna diyip ellerini belime sardı.

Senin için yaptığım hiçbir şeyde yorulmuyorum, kendimi iyi hissediyorum diyip sarıldım.

Elime doğdu gül yüzün ah,
Kana kana içtim dünümü.
Yüzüme güldü ilk sözün ah,
Yana yana seçtim günümü.
Gel..

Aradı durdu gözlerim ah,
Bekledi günler geceler.
Yanlızdım uyuyamadım,
Düğüm düğüm oldu heceler.
Sen, yanımdayken o tozlu yollar aşka gider..

Kulağıma ninni misali söylediği şarkıyla bütün uykum kaçmıştı. Yüzüne bakıp gülümsedim. Tam şarkı bitti derken yüzünü yüzüme yaklaştırıp şarkının devamını söyledi.

Ayrılık bize günah,
Sonunda yansam bırakmam ah..

" Sonunda yansam bırakmam " diyip dediklerini tekrarladım.

Sen gidersen ölürüm ben, sakın sensizliğe mahkum bırakma beni. Tamam mı ? diyip saçlarımı sevdi.

Gücümün, ömrümün yettiği yere kadar.. Seninim, seninleyim. Bırakmam hiçbir yere diyip traş olmaktan tahriş olan yüzünü sevdim. Bu adam David Beckham gibiydi, yaşlansa bile halâ taş gibi olacaktı. Ve benim bu adamla, işim vardı.

Güzel karım benim, ömrüm.. diyip tekrar sarıldı.

Mert ?

Hı ?

İyi misin ? Bir şey mi oldu ?

Şey..

Ney ? Korkutma beni söylesene !

Görev çıktı, harekat başlatılacak ve bizden de katılmamız istendi.

Nasıl bir harekat ?

En az 4 aylığına, tabi hiç dönememe gibi bir ihtimalim de var diyip sustu.

Ne ?! Ne demek 4 ay ! Nereye peki ? diyip korkarak sordum. Aklıma gelenin başıma gelmesinden çok korkuyordum!

Suriye diyip masaya oturdu. Ben ise arkasından bakakalmıştım. Dokunsanız ağlayacak bir durumda..

Ne zaman gidiyorsunuz diye sormaya korkuyorum diyip masaya oturdum bende.

2 haftamız var. Bir daha ki hafta izinli olucağız. Ben hastaneyi hallederim. Sana izin alırız, tatile gideriz. Olur mu ?

2 Doktor 1 PolisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin