******
Saatlerdir bilgisayar ekranı tek odak noktam haline gelmişti. Tüm tweetleri teker teker kontrol ederken unuttuğum bir isim var mı diye tekrar yokladım.
Arda Akbulut, Doğukan Sinik, Burak Kapacak... Hepsi tamamdı.
Sıra Barış'a gelmişti. Derin bir nefes alırken bunun daha uzun süreceğinin farkındaydım.
Barış Akdora: Ankaragücü'nün süper lige çıkmasında aslan payı Barış'ın. Geçtiğimiz sezon çok da iyi geçmedi onun adına, tek santrforlu oyun planında yerini Orgill'e kaptırdı diyebiliriz. Uzun süreli sakatlıkları da bunda etkili tabi ki. Bu tip form dalgalanmaları çok normal çünkü liglerin seviyeleri birbirinden çok farklı. Rahatlıkla Barış'ta iyi bir golcü kumaşı olduğunu söyleyebiliriz. Sezgileri ve son vuruşları onu öne çıkaran özelliklerinden. Uzun boyundan beklenilenin aksine çok da atik bir golcü. Bu artılar da nispeten kötü geçen sezona rağmen onu 4 büyüklerin radarına sokmaya yetti. En büyük eksisi ise duygusal kırılmaları, o da formaya küsülmeyeceğini anlamayanlardan.
Kulaklarıma ulaşan tiz mesaj bildirim sesiyle bakışlarım masanın üzerindeki telefona yöneldi. Bu kim şimdi? Kaşlarım istemsizce çatılırken ekranı sağa kaydırdım. İyi insan lafının üzerine gelir mi demek daha doğruydu yoksa iti an çomağı hazırla mı emin olamıyordum.
"Aptal çocuk..."
An itibariyle ekranımda 'Türk futbolunun gelecek vaat eden golcüsü' Barış Akdora'nın bu geceki vukuatından bir kare duruyordu.
Renkli ışıkların aydınlattığı kalabalık bir ortamdı fakat onun yüzü açıkça görülüyordu. Siyah deri bir koltuğa oturmuş bacaklarını da genişçe açmıştı. Üzerindeki sarışın kızın kalçaları iki diz kapağının arasındaydı. Uzun bacaklarıysa koltuğun iki yanından yere uzanıyordu. Kızın ince parmakları ensesinde dururken onun elleri kızın kalçalarındaydı. Önündeki cam sehpanın üzerinde viski dolu birkaç kristal bardak duruyordu. Koltuğun yanı başında ayakta duran esmer kız ise öne eğilmiş ellerini de omuzlarına koymuştu. Siyah tutamlar kızın omuzlarından onun ensesine doğru dökülüyordu.
Bıkkınlıkla bir nefes verirken, gözlerimi devirdim. Bir tanesi ya... Sadece bir tanesi beyniyle düşünseydi ne olurdu yani?
Fotoğrafı kullanamazdım, henüz servis edilmediği belliydi. Dm kutum bu tip mesajlarla dolup taşardı. İnsanlar skandal haberleri önce bana paslardı. Ben de bir kar- zarar değerlendirmesi yapıp haber olup olmayacağına karar verirdim. Genellikle önceliğim futbolculara zarar gelmemesi olsa da bazen bir musibet bin nasihatten daha faydalı oluyordu. Şu an fotoğrafı kullanmayacak olsam da ufak bir dokundurmadan kimseye zarar gelmezdi.
Tamamladığım floodu gönderirken ses getireceğinden emindim. Son cümleyi bir kez daha okudum kendi kendime:
En büyük eksisi duygusal kırılmaları, o da formaya küsülmeyeceğini anlamayanlardan. Yeri gelmişken küçük bir tavsiye de iliştireyim; kucak dansı ve alkol adale sakatlıklarının kronikleşme sebebi Barışcığım. Biraz dikkat...
******
Kaynayan suyu büyük porselen kupaya boşalttığımda kahvenin kokusu ciğerlerime doldu. Yavaş adımlarla kanepeye ilerlerken bir yandan da cebime sıkıştırdığım telefonu çıkarmaya uğraşıyordum.
Televizyonda yine bir spor kanalı açıktı. Transfer dönemi gündem fazlasıyla yoğun oluyordu. Kahvemden bir yudum alırken bir yandan da twitter'a giriş yaptım. Flooda on dakikada gelen etkileşim haddinden fazla mıydı acaba? Barış olayının sansasyonel olduğunun farkındaydım fakat bu kadarını beklemiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...