5.3

199 19 6
                                    


"Senin iyi olduğunu duyana kadar çıkmayacağım."

Dedi stabil ve net bir ses ile

Göz devirdiğimde doktor muayene etmeye başladı.

"Tanrım... Hiç yemek yemiyor musun?"
Başımı yere eğip mırıldandım.

"Aç değilim."

"Adın neydi güzelim?"

"Rose"

"Bak Rose. Tansiyonun düşmüş tatlım.
Muhtemelen başın da dönüyordur. Eğer yemek yememeye devam edersen ciddi bir hastalığa yakalanabilir sin."

"Ama aç değilim. Yani kasıtlı bir şekilde yememezlik yapmıyorum."

"Peki Rose o zaman sana bir kaç vitamin yazalım. Bu hapların iştahını açacağına eminim."

Kafam ile Onayladığım da beni kızgın bakışları ile süzen Jungkook'a döndüm.

"Ne?"

"Nasıl yemek yemez sin Rose? Bu bağışıklık sistemini zayıflatır!"

Kapıyı kapatırken söylediği cümlelere umursamadan karşımızda dikilen Yuna'yı işaret edip konuştum.

"Yuna seni bekliyor. Belki de o da hastadır."

Kafasını sağa yatırıp derin bir nefes aldı.

"Bak Rose. Bana sinirli isen sinirini ben den çıkar. Ona bu şekilde davranma neler yaşadığını bilmiyorsun."

"Neyin var senin Jungkook?"

Gözlerimin dolmaması için kafamı bir kaç saniye yukarı kaldırıp tekrar konuştum.

"Belkide..."

Elini elimin üzerine koyup sözümü kesti.

"Daha sonra konuşalım. Şu an sakin değilsin."

Tanrım... Delirmemi mi istiyor.
Dilimi damağıma yaslayıp histerik bir gülüş attım ve işaret parmağım ile Yuna'yı işaret ettim.

"Belki de konuşmayız. İşin çıkar."

Sonunda sesimin kısıldığını far ettiğim de elimi Jungkook'tan kurtarıp oldukça hızlı bir şekilde merdivenlere yöneldim.

Tanıdık bir ses ile karşıdan usul adımlar ile yaklaşan Joo Seo'ya baktım.

"Rose hasta mı oldun?"

Kafamı aşağı yukarı salladığımda iki eli omuzuma koyup merdivenler den çıkmama yardım etti.

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil"

Tebessüm edip konuşmasına devam etti.

"Jungkook ve sen?"

Sözünü yarıda keserek konuştum.

"Şey..."

"Şu aralar pek iyi anlaşamıyor sunuz. Merdivenlerden inerken kulak misafiri oldum."

Kafamı salladım.

"Öyle deği-"

"Fazla iyisin Rose. Ve bu sana bir gün zarar verecek."

Bakışlarımı yerde ki taşlara yönelttim.

"Bilmiyorum..."

"Hadi sınıfına gir birazdan zil çalacak."

"Bir dakika bekle."

Sınıfa girip çantamı kavradım ve içinden edebiyat notlarımı aldım. Arkamdan bağıran Lisa'ya el hareketi ile bir dakika işareti yapıp kapıda bekliyen Joo Seo'ya uzattım. Kısa bir teşekkür konuşmasından sonra sırama oturup bana çeşitli sorular soran Lisa'ya döndüm ve sorularını teker teker yanıtlamaya başladım.

𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin