6.8

208 25 24
                                    

Jennie'den

Saçlarından süzülen su damlaları vücudunun çeşitli yerlerinde kafasına göre bir yol çizip ilerlerken önüne düşüp gözlerinin yarısını kapatan ıslak saçlarını sağ eli ile geriye attı. Fakat saçları tekrar gözlerinin önüne düşmüştü.
Pürüzsüz ve oldukça beyaz olan teni zorla yanan sokak lambalarına bile bin basabilirdi.
İnce ve gül kurusu renginde ki dudaklarının üzerinde gezdirdiği dili bütün dikkatimin o raya yoğunlaşmasına neden olmuştu.
Yağmurdan sırıl sıklam olan siyah tişörtü üstüne yapışıp bütün vücudunu gözler önüne serer iken beyaz ceketi bile bu manzaranın kapanmasına yetmiyordu.

Tanrım... Kendine gel Kim Jennie! Ne halt yiyorsun sen!

Çocuklar gittikten sonra beni evime bırakmayı teklif eden Yoongi'yi pek bir hoş karşılamıştım. Fakat yolun başında çilemeye başlayan yağmur giderek sele dönüşmüş ve bizi içine hapis etmişti.

"Böyle olmayacak. Bir yere girip yağmurun dinmesini bekliyelim."

"Peki."

Dedim kısa ama nazik bir cevap olduğunu düşünerek.

Önümüze çıkan ilk kafeye girip sipariş verdikten sonra camın önüne yerleşmiştik.

o kahvesini yudumlar iken ben de sıcak çikolatama gömülmüş ve ortama büyük bir sessizliğin hakim olmasına izin vermiştim.
Cama sert bir şekilde vuran su damlaları dışında ne o bir cümle kurmaya yelteniyordu... Ne de ben.

En azından şimdilik...

Rose'den

"Neden beni buraya getirdin?"

Karşımda gördüğüm ruh ve sinir hastalıkları üzerine kurulmuş kocaman bir hastanenin önüne getirmesinin geçerli bir sebebi olmalıydı.

"Yuna..."

Dedi kocaman ve sıkıntılı bir nefes verip.

"Yuna?"

"Burada kalıyor."

"Ne?! Neden?!"

"Sana yaptıklarından sonra ona biraz agresif davrandım. Ağzında saçma sapan şeyler geveleyip intihar girişiminde bulundu. Tekrar... Öğretmenler ve müdür direk bu hastahaneyi arayıp babasına haber vermişler. Konuştuğu kelimeler ve hareketleri diğer öğrencilere kötü bir örnek olduğu için onu okuldan atmışlar. Daha sonra babası da onu burada tutmaya karar vermiş. Çünkü ölene kadar bunu tekrarlıyacağını söylemiş Rose. "

"Nasıl bir baba bunu yapar?!"

"Rose... Sana anlatmam gereken şeyler var. Aslında bunları daha önce anlatmalıydım. Ama benim sırrım olmadığı için asla anlatamadım. Fakat  bu gün baştan sona her şeyi anlatacağım Rose.
Yuna ile nasıl tanıştım? Ve buraya kadar nasıl geldik? Hepsini..."

Muhtemelen anlatacaklarının yarısını biliyordum ama bu onu dinleyemeyeceğim  anlamına gelmiyordu.

Beni hastahanenin karşısında ki bankalardan birine oturtup oldukça sakin ve tane tane anlatmaya başladı.
Tamam... Bilmediğim şeyler de varmış.
Mesela babasının annesini aldattığı ve buna şahit olduğu gibi.

Onun için zor olmuş olmalı. Belki de kasıtlı olarak böyle davranmıyordur. Anne ve babasından ilgi görmediği için birilerinin ilgisini çekmek istemiştir belki de. Onun yaşında ki bir kızın bunları yaşaması psikoloji ve duygu bakımından bir çok olumsuz etkiye uğrayıp değişmesine neden olmuş olabilirdi.

Jungkook'a gelecek olursak...
Tamamen temiz ve saf düşünceler ile ona yaklaşıp arkadaş olması ve ona değer vermesi güzel bir şey. Ama... Ne olursa olsun bu değeri onun aramıza girmesine izin verecek kadar büyütmemeliydi.

Peki şimdi ona nasıl davranmam gerekiyordu?

Eskisi gibi olamazdık...

VOTE ve YORUMmu unutmayın❣️😊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


VOTE ve YORUMmu unutmayın❣️😊

𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin