6.0

208 19 36
                                    

Rose'den

"Benim artıklarım ile mi besleniyor sun Rose?."

Önümü kesip saçmalamaya başlayan Yery'ye küçümser bir bakış atıp sağ tarafta ki muslukta ellerimi yıkarken konuştum.

"Evet. Çok tatlı oluyor. Sen de denemek ister misin? A a a pardon unutuyordum az kalsın. Sen o şansı çoktan kaybettin."

Tam onu es geçip oradan uzaklaşacak iken kolumu tutup kulağıma yaklaştı.

"Sanırım yakında sen de o şansı kaybedeceksin tatlım. Şu Jungkook'un sürekli yanında gezdirdiği kız onu elinden alacak gibi."

Kolumu sertçe onun elinden kurtarıp yanından uzaklaşmaya başladığım da arkamdan bağırıyordu.

"Gerçekler bunlar Rose. Hazmedememen doğal!"

O küçük kahkahası ile kızlar tuvaletini süslerken ben sakinleşmeye çalışıyordum. Jungkook fazla iyi niyetli idi. Ama aynısını kız için söyleyemezdim. Jungkook'un ona ne kadar arkadaşça yaklaştığını bilsem de kızın bakışlarından ve davranışlarından Jungkook ile aynı fikirde olmadığını biliyordum. Bunu bir kaç defa Jungkook'a anlatmaya çalışmıştım. Fakat o benim saçmaladığımı ve ona olan güvenimi sorgulamıştı. Bu yüzden konuyu bir daha açmamak üzere kapatmıştım. Neden koridor bu kadar boştu?

"Her kes aşağıda sıra oluyor. Sen de inmelisin kızım."

Fizik öğretmeninin önünde biraz eğilip konuştum.

"Peki efendim"

Ardından hızla uzaklaşan Fizik öğretmeni gözden kaybolmuştu.

"Rose."

Hadi ama zaten sinirliydim bide bu nu mu çekecektim?!

"Duyduğuma göre Jungkook ile tekrar küçük bir tartışma yaşamılsınız. Yine benim yüzümden mi?

Alaylı sırıtışı zaten bozuk olan sinirimin daha da bozulmasına neden oluyordu.

"Şu an seni çekecek durumda değilim Yuna git başımdan."

"Neden? Neden gideyim? Ben konuşmak istiyorum."

"Bak amacın ne bilmiyorum ama şu an seninle konuşmak istemiyorum!"

Ardından sert adımlar ile merdivenleri inmeye başlamıştım.

"Ah Rose neden bana böyle davranıyorsu-?"

Arkamdan çarpan sert beden ile ikimiz de merdivenlerden yuvarlanmaya başlamıştık.

"Ah!"

Kafamı merdivenin sivri yerine çarpıp sonrasında duvara savrulan güçsüz bedenim tekrar yeri boylamıştı. Başımı kaplayan büyük bir ağrı gözlerimin kararmasına neden olmuştu.
Elimi başıma koyup ayağa kalkmaya çalışırken Yuna'ya döndüm.

"Sen... İyi misin?"

Küçük çaplı bir şok geçirmiş olacak ki cevap vermiyordu. Oturur pozisyona gelip tek bacağını kendine çekmiş bileğini tutuyordu. Kendi acımı umursamadan yumuşak çıkan ses tonum ile devam ettim

"Bileğini mi incittin? Revire-" 

"Tanrım! Rose ne yaptın sen?!"

Merdivenler de fark ettiğim hareketlilik ve kulağıma işittiğim tanıdık ses ile başımı oraya çevirdim.

Ne söylediğini kavramaya çalışırken anlamadığımı belirten bir ses çıkardım.

"Ne?"

"Şiddet hiç bir zaman çözüm değildir!"

"Sen... Neyden bahsediyorsun Jungkook?"

Ardından Yuna'yı kucaklayıp bana sinirli bir bakış attıktan sonra ilerlemeye başlamıştı."

"Sadece bir hataydı Jungkook eminim o da üzülmüştür"

Gözlerimi büyütüp karşımda ki ikiliye bağırmaya başladım.

"Onun dediklerine gerçekten inanıyor musun? Benim böyle bir şey yapacağıma?! Bunu nası-"

Başıma saplanan ağrı sözümün devamını getirmeme engel olurken beni  dinlemeye bile tenezzül etmeyip yoluna devam eden Jungkook'a bakakaldım.

Bir kaç adım atmak için bir hamle yaptığımda gözlerimin önüne çekilen siyah perde ve başımdan akan sıvıyı fark etmem ile yere yığılmıştım.

Bilincim hala açıktı fakat gözlerimi istediğim gibi yönetemiyordum.
Yanağımda fark ettiğim ıslaklık ile ağladığımı daha yeni kavrıyordum.

Tanrım... Lütfen biri yardım etsin... Lütfen...

💎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💎

𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin