7.5

182 15 4
                                    

Rose'den

Provadan çıktığımız dan beri sokak sokak Yuna'yı arayıp her tarafa göz atıyor ve bir ip ucu bulmaya çalışıyorduk. Ama sonuç negatif ti ve hiç bir yerde bulamıyorduk. Soluk soluğa kaldığımda Jungkook'u taklit edip kaldırıma oturdum ve yanımda ki Jungkook'a dönüp anlam veremediğim bu tavrının sebebini sordum.

"Neden bir suç işlemiş gibi duruyorsun?"

Gözlerini ben hariç her yerde kısa bir seyahate çıkarıp kafasını aşağı eğdi.
Ardından yorulmuş ve endişeli sesi ile sorumu yanıtlamaya yeltendi.

"Şey..."

"Ney?"

Diye karşılık verdim lafı dolandırmasını ve daha fazla oyalanmamasını istediğimi belli etmiştim.

"Ben Yuna'nın istediği yardımı geri çevirmiştim Rose. Sana yemin ederim ki hastaneden kaçacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Ben kötü biri miyim?"

Çenesini tutup kafasını kaldırmış ve gözlerimi gözlerine kenetleyip sakinleşmesini sağlayacak bir bakış atmıştım.

"Sen kötü biri değilsin Jungkook. Fakat bunu bana keşke daha önce söyleseydin. Belki de bir şeyler yapabilirdik. Ama şimdi geçmişi değil geleceği düşünmeliyiz sevgilim. Bu yüzden kendini suçlamayı bırak."

O sırada titreşim de olan telefonumun hareketliliğini fark edip cebimden çıkardım ve kulağıma götürürken yeşil tuşa bastım.

"Evet?"

"Yanımda."

"Joo Seo? Kim yanında."

"Yuna. Babasının yanına götürüyorum. Artık endişelenme ve rahatla."

"Joo Seo ben bu gün olanlar içi-"

"Kapatmam gerek Rose. Yarın okulda görüşürüz."

Kulaklarıma işittiğim dıt... Sesi ile kafamı yere eğip kendi kendime mırıldandım.

"Bunu nasıl fark etmem?..."

"Bir şey mi söyledin Rose?"

"Aaa ş-şey Yuna Joo Seo'nun yanında imiş."

"Cidden mi? Bu beni rahatlattı."

Başım ile usulca onaylayıp devam ettim.

"Hadi eve gidelim. Bu gün çok yoruldum."

"Pekala"

Elimi tutup parmaklarını parmaklarıma geçirmiş ve gözler önüne şirin bir gülüş sergilemişti. Rüzgardan bir birine girip karışmış saçları hala uçuşmaya devam ederken dilini damağında gezdirip bana döndü.
Soğuktan kızarmış dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
Fakat dudağının bir buçuk santim altında bulunan ben dediklerine değilde dudaklarına odaklanma mı sağlıyordu.

"Ellerin neden bu kadar soğuk?"

"Rose?"

Gözlerimi yüzünden çekip yere döndürdüğümde istem dışı bir ses çıkarmıştım.

"Hı?"

"Ellerin diyorum. Donuyor."

"Benim ellerim hiç bir zaman bu mevsimde ısınmaz ki."

"Öyleyse beni yanından ayırmamalısın."

Küçük bir tebessüm edip karşılık verdim.

"Bunların gerçek olduğuna inanamıyorum."

"Tam olarak neyin?"

"Sen ve ben. Bunca sene platonik takılıp gizlice seni takip etmiş ve kimliğimi gizlemeye çalışmıştım. Seni sadece hayal olarak görüyor ve birlikte olacağımıza kanaat vermiyordum. Senin aşık olduğun kız ile yakınlaşıp seninle ilgili küçük bilgiler paylaşıyor ve ona seni üzmemesini söylüyordum. Nefret ettiğim biri tarafından mutlu oluyordun.
Senin mutlu olman için bütün fedakarlıkları yapmaya çalışıyordum.
Sen... Okulun en popüler öğrencilerinden biri idin. Çok fazla kızın dikkatini çekiyor ve neredeyse herkesin taptığı biri halde idin.
Ben ise daha çok saklanmayı seven bir kızdım. Dikkat çekmekten nefret ederdim. Ders kolik ve zaman buldukça çalışan bir öğrenci. Kendimi değil senin ile kıyaslamak yan yana bile getiremezdim Jungkook. Ve şimdi ki halimize bak. Ben... Gerçekten inanamıyorum. Böyle şeyler sadece kitaplarda olur sanıyordum."

"Özür dilerim güzelim... "

"N-neden özür diliyor sun."

"Seni daha önce fark edemediğim için. Bu kadar yakınımda iken seni bir o kadar uzağımda tuttuğum için. Ama buna alış Rose. Artık inanmalı sın. Çünkü ben şimdi ki zamanı değil. Artık geleceğimizi planlıyorum Rose. Senin ve bizim geleceğimizi güzelim."

Söylediği şeyler beni şaşırtmış ve gözlerimin dolmasına neden olmuştu.
Neden bilmiyorum ama onun yanında duygularımı gizleyemiyor ve çabucak açığa çıkarıyordum.

Kafamı aşağı eğip ağlamamak için Dudaklarımı bir birine bastırıp gözlerimi yummuş ve derin bir iç çekmiştim. Ama benimle ilgili her şeyin çok çabuk farkına vardığı için bunu da gözden kaçırmamıştı.

"Bir şey mi oldu Rose? "

Adımlarını önümde durdurup yüzümü sıcacık elleri arasına almış ve endişeli gözlerini her bir metre karem de gezdirirken bakışları her saniye içimin ısınmasına neden oluyordu.
Benim için endişeleniyordu. Beni düşünüyor ve beni seviyordu. Bize güzel bir gelecek vadediyordu. Bunların olabileceğini kim bilebilirdi ki.
Bir hayalin gerçeğe dönüşeceğini...

O ve ben... Bir hikayenin sonuna geliyorduk.
Umarım mutlu bir son olur.
Mutsuz bile olsa onunla olmak istemem kulağa oldukça masum ve bir hayli güç bir istek gibi gelse de bu karardan asla vaz geçmeyecektim.
Çünkü artık kaybedeceğim biri vardı.
Kazandığım ve bana da kalbinde bir yer edinen biri.

💎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💎

𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin