𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)

3.1

Tanrım...!

Karşı konulamaz bir baş ağrısı ile uyandığımda gözlerimi bir kaç dakika daha kapatmaya karar vermiştim.

Aklıma gelen bir kaç şey ile verdiğim bu kararı hemen geri alıp bir tüy kadar hafif olan yataktan bir hışımla kalkıp etrafıma bakındım.

Burası da neresi?

Okul da olmam gerekiyordu!

Kimin evinde idim ben?

Sağ elim ile saçımı karıştırıp dün den birşeyler hatırlamaya çalıştım.

Sarı saç, beyaz ten, yanağında ki ben,

Bırak diyorum!

Lütfen bırak beni!

Aklıma bir kaç diyalog geldiğin de iki elimle ağzımı kapatıp sadece benim duyabileceğim kadar küçük çaplı bir çığlık attım.
Olamaz!
Neden gerisi yok!
Seni işe yaramaz şey nasıl unutursun!

Boy aynasına geçip üzerime baktığım da fazla dağılmışa benzemiyor du. Deri pantolon ve sırt dekolteli bir bluz giymiş idim. Ve hiç bir terslik göremiyordum.

Ardı ardına gelen bildirim sesi ile yatağın üzerin de ki telefonumu alıp bildirimleri okumaya başladım.

Lisa ve Momo'dan bir sürü mesaj gelmişti. Onları daha sonra arayabileceğimi düşünüp şimdilik merak etmemeleri için sadece küçük bir mesaj yazdım

İyiyim.

Başımı kapıya çevirdiğimde- kırmızı mı?

Odada ki yoğun lavanta kokusu bana Jungkook'u anımsatmıştı.

Kapıya doğru ilerleyip merdivenler den yavaşça inmeye başladım.

Masada beni bekleyen bir adet Jungkook görmüştüm. Mahçup bir şekilde kafamı aşağı eğip temin indiğim merdivenlere yönelttim bakışları mı.

"Kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm."

"Ben..."

"Sen artık herşeyi unutup yanıma gel. Sonra konuşacağız.

"Ama zaten bir şey hatırlayamıyorum  ki."

Dudağımı büzüp başımı ona döndürdüm.

"Yapma şunu."

"Hı?"

"Dudağını büzme. Ve yanıma gel."

"Oh?"

"Yah Flamingo bir saattir uyanmanı bekliyorum. Açlıktan öleceğim. Gel ve bana eşlik et!"

Mızmızlanarak dile getirdiği sözlere karşılık hiç bir şey demeden masaya oturdum.

Sessizliğin hakim olduğu bu masada elin de sonun da sorguya çekileceği mi biliyordum.

Kahvaltımızı yapıp birlikte masayı topladıktan sonra. Sandalyeye oturup sorgulayan bakışlarımı Jungkook'a yönelttim.

"Niye bana öyle bakıyorsun?"

"Ben... Ne yaptım? Bir kısmını hatırlıyorum ama silik silik. "