4.4

234 16 17
                                    

Rose'den

"Özür dileme. Benim hatam. İşin olduğunu bildiğim halde seni bekledim. Salak gibi arayıp haber vermeni bekledim. Yapmamalıydım."

"Hayır... Rose."

Titreyen sesi kulaklarımda yankılanırken bedenimi ona yaklaştırıp konuştum.

"Bak Jungkook... Ben... Bana ne oldu bilmiyorum ama şu an içimde sebebini bilmediğim bir öfke var ve bu beni çıldırtıyor. Sakinleşince konuşalım."

Arkamı dönüp uzaklaşacağım an uzun ve kıvrak parmakları ile bileğimi kavrayıp beni sürüklemeye başladı.

"N-ne yapıyorsun?"

"Sinirlendiğinde ne yaparsın?".

"Bunu nede-"

"Rose"

Sesi uyarırcasına çıktığın da pes edip sorusunu yanıtladım.

"Jelibon yerim"

"Peki... İstikamet market"

"Jungkook bırak ta evime gideyim yorgunum zaten."

Beni sürüklemeyi bırakıp önümde eğildi ve sırtını işaret etti.

"Atla"

"Ne?"

Şaşkınlık ile çıkardığım bu sese küçük çaplı bir kahkaha atıp mızıklarcasına konuştu.

"Yah bin işte ne olcak yemem sonuçta."

Biraz düşünür gibi yapıp devam etti.

"Belki de yiye-"

Elimi ağzına koyup kızdığımı belli eden bir ses tonu ile konuştum.

"Beni utandırıyor sun!"

Ağzına görünmez bir fermuar çektiğin de önümde eğilmiş ısrarla sırtına binmem isteyen bedeni süzdüm.
Aslında fena bir fikir sayılmazdı. Niye bu fırsatı elimin tersi ile itip salak gibi görüneyim ki?

Kollarımı ensesinden geçirip bacaklarımı beline dolandığımda Jungkook ayağa kalkıp kolları ile bacaklarıma destek yaparken mırıldandı.

"Neden Bu kadar hafif sin?"

Sorusuna yanıt vermemiştim. Susma hakkımı kullanarak sinirimin hala geçmediğini hissettirmeye çalışıyordum.
Neden sinirli idim?
İçimde ki bu öfkenin sebebi neydi?
Sanki Jungkook istemediğim bir şeyi yapmış gibi hissediyordum.
Yanlış bir şey yaptığını...
Saçmalama Rose! İyice paronayak oldun. Sakinleş ve biraz anın tadını çıkarmaya çalış. Sadece işi vardı ve biraz gecikti. Meşgul olduğu içinde haber vermedi. Bu kadar tepki göstermemelisin.

İç sesime hak verdiğim de onu dinleme kararı almıştım.
Marketin kapısını açtığında bütün düşüncelerinden arınıp anın tadını çıkarmaya karar verdim.

"Evet sayın Flamingo Hanım. Ne almayı arzular sınız?"

Bu soruyu sorarken jelibonların olduğu rafa varmış Jelibon seçmeye çalışıyordu.

"Ayıcıklı."

Diye seçmesine yardımcı olduğum da gülümsediğini az çok kestirebiliyordum.

"Emredersiniz"

Raftan iki paket alıp çipslerin olduğu yöne doğru ilerlemeye başladığında ikimiz de aynı anda konuşmuştuk.

"Patatesli"

"Patatesli"

"Sende mi?

"Sende mi?"

İkimiz de gülmeye başladığımız da elini uzatıp büyük boy patatesli bir cips alıp yanda ki içecek dolabını işaret etti.

"Ne istersin?"

"Aslında enerji içeceği fena olmazdı"

Kafası ile onaylayıp iki adet enerji içeceği aldı.

"Başka?"

"Jungkook oradan bakınca obur birine mi benziyorum? Bu kadar yeterli."

"Hayır. Ama... Bu kadar zayıf olman beni korkutuyor"

"Kiloma dikkat etmeliyim Jungkook. Yoksa dans ederken bazı aksilikler yaşayabilirim."

"Yinede... Biraz daha kilo almalısın. Üflesem uçacak gibi duruyorsun"

Kasiyerin yanına vardığımızda Jungkook cüzdanını çıkarıp hesabı ödediğinde kasiyer kız bize hayranlık ile bakarken iki elimi de Jungkook'un yüzüne sardım. Neden mi? Çünkü hiç iyi niyetli bir kıza benzemiyor du.

"Çok tatlısınız"

"Öyleyizdir"

"Göremiyorum Rose"

Parmaklarımı Jungkook'un gözlerinden biraz araladığımda poşeti alıp kapıya yöneldi.

Tanrım deli gibi kıskanıyorum resmen!
Rose bu duygular hiç senlik değil.
Sen fesat bir kız değilsin kendine gel!

Peki Jungkook yanımdayken nasıl kendime gelebilirim?

Peki Jungkook yanımdayken nasıl kendime gelebilirim?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💎

𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin