8.2

143 9 16
                                    

Jennie'den

Evde acele ile koluma sardığı bezi yavaş ve dikkatlice çözerken yaranın derinliğine bakmak için biraz daha yaklaştı. Yüzünü ekşitip oldukça huysuz bir tonda konuştu.

"Kendine zarar vermemelisin Jen."

Söyleyecek ya da verecek hiç bir vecabım yoktu. Yaptığım tek şey onun yüzünü seyre dalıp her şeyi unutmaya çalışmaktı.
Kutunun içinden yeni ve temiz bir bez çıkarıp olabildiğince dikkatli bir şekilde elimin üzerine yerleştirip sarmaya başladı.
Canımı yakmamak için özel bir çaba sarf ettiğinin farkında olmam tebessüm etmeme neden olmuştu.
Onun fark etmemesi için kafamı Tae ve onun gizli yer olarak adlandırdıkları küçük stüdyo da gezdirip buraya bir kez daha gelmenin hayalini kurduğumu hatırladım. Ev de durmak ya da hastaneye gitmek istemediğim için beni buraya getirmişti. Bana karşı çok düşünceli ve nazikti.

"Neden gülüyorsun?"

"Bezi bastırabilirsin. Canımın o kadar kıymete bineceğini sanmam."

"Böyle deme Jen. Acıdığını biliyorum."

Bilmiyorsun Yoongi...

Ne kadar acıdığını bilemezsin...

"Bence bu kadar yeter olmuştur artık."

Kalkmak için yeltendiğimde kolumdan tutup oturmam için aşağı çekti ve yüzünü yüzüme yaklaştırdığında dudaklarını aralayıp fısıldadı.

"Daha bittiğini sanmıyorum küçük hanım. Otur ve senin önemsemediğin ama benim çok önemsediğim pansumanının bitmesini bekle."

O...

Beni önemsiyor.

Rose'den

"Rose bir saniye bekler misin?"

Adımlarımı yavaşlatıp yanıma gelmesi için küçük bir zaman tanıdığımda aramızda ki mesafeyi kapatıp tekrar konuşmaya başladı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Eve"

"Bana hala kızgın mısın?"

"Sence."

"Rose. Lütfen beni de anlamaya çalış. Sen beni bana aşık olan  bir kızın yanında tutmak istermiydin? "

"Jungkook... Ben senin sevgilinim. Sadece senin. Sevgilisi olan birinden daha ne kadar hoşlanabilir ki?"

"Endişeleniyorum."

"Neden?!"

"Pekala bu konuyu burada kapatmaya ne dersin?"

"Ses tonun çok kabaydı, bana bağırdın."

Ellerimi iki avucuna alıp koyu kahvelerini bana yöneltti. Güzel bakışlarını süsleyen dolgun kirpiklerini her kırpışında İrisleri daha da büyüyüp  seni seviyorum diye haykırıyor ve sakinleşmeme sebep oluyordu.
Anlayışlı ve bir o kadar sakin sesi ile konuşmaya başladığın da bütün dikkatimi toplayan beni. Ona konsantre olmama engel oluyordu.

"Özür dilerim Rose. Bir anlık öfke ile sesimi o kadar fazla yükseltmemeliydim. Beni affedebilecek misin Bayan Flamingo?"

Israrcı bakışları ve ses tonunda ki çelişki ona hayır dememi imkansız bir hale getirirken cevap vermek için araladığım dudaklarımı kapatıp yanımıza yaklaşan arabaya kitledim tüm dikkatimi.

𝘞𝘖𝘔𝘈𝘕 𝘍𝘓𝘈𝘔İ𝘕𝘎𝘖 ❦ (𝘙𝘖𝘚𝘌𝘒𝘖𝘖𝘒)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin