•1•

64.2K 1K 236
                                    

Dizlerimi kendime çektim sanırım bunlar bitmeyecekti. Bu kavga gürültü, hiç bir zaman son olamayacaktı ve ben kulaklarımı kapatmayı bırakmayacaktım.

Seslerinin azalmasıyla derin bir nefes aldım. Annemi abime olan bağırışları kesilmişti. Sadece abimin sesi duyuluyordu. Onların kavgaları beni ilgilendiriyordu. Zaten ilginecek pek vaktimde yoktu. Soğuk parkeden kalkarak çalışma masama yöneldim. Masamın üzerindeki dağınık şekilde olan çalışma kitaplarıma ve testlerime baktım. Hala açıklardı ama kalemimi korkuyla elimden atmıştım. Gürültü ve sesler o kadar çoktu ki kulaklarım buna dayanamamıştı. Neden mi yerdeydim çünkü dizlerimi kendime çektiğim zaman sakinleşiyorum.

Evet, çok kırılgan bir yapım vardı. Dalga geçilen şakalaşılan kırılanlardandım. Herkesin "Ya kızım bundan mı korkuyorsun ?" Denilen kızlardandım. Yüksek sesten çok rahatsız oluyorum. Biri bana bağırınca bile saniyesinde gözleri dolan kızlardandım ne yazık ki. Kendime engel olamıyor biri kalbimi kırdığında incittiğinde direk ağlıyorum. Bu yönümdemden nefret ediyorum çünkü bazen insanların içinde bile ağlıyorum. Durduramıyordum. İçimden ne kadar "Hayır, hayır ağlama ! Onun önünde kendini ezik durumuna düşürme ! Hayır!" Desemde hep aynı sonuç. Göz yaşları...

Bunu durduramıyordum aynı şekilde korkularımıda.

Yerdeki kalemi elime aldığım anda kapım bir hışımla açıldı. Sert açılan kapıyla doğrulup gelen kişiye baktım.

Abim.

"Fidan güzelim, salona gel önemli bir konu var." Şaşkınlıkla ona baktım. Sinirli gözüküyordu. Beyaz gömleğinin düğmeleri açılmıştı. Her zaman taktığı koyu mavi kravatı yoktu. Yüzünde ufak ufak terler vardı.

İşten mi gelmişti ? Ama abim bu saate hep çalışır. Bugün işe gitmemiş olabilirdi belkide. Abimi bildim bileli işini aksatmaz. Eşine ve bize bakmak için çalışır. Bazen bana gecede çalışmak istediğini söylerdi.

Gecelere kadar ders çalışan beni gören abim hep yanına çağırırdı. " Yüzünü gören cennetlik kızım." Ya da " Gel balkona hem açılırsın biraz." Bu sözleri beni hep özlediğinden konuşmak istediğinden hep kurar. Abim öyle göstermez pek sevgini ama bilirim beni çok sevdiğini. Benimle konuşmayı özlediğini o balkonda kahve eşliğinde anlarım hep. Sıkıntılarını dertlerini anlatır ardından " Ee senin hiç derdin yok mu ? Tabi dersten başka." Der gülerdi. Benimle şakalaştığında gülümsememi gördüğünde " Sen gülmeyi bilir miydin Fidan hanım." Derdi. Abim hep işte olduğundan benide çok göremezdi bu yüzden beni sürekli güldürdürmeye çalışırdı. Abim benim mutlu olmamı en çok isteyen kişiydi. Sanırım abim beni en çok seven kişiydide aynı zamanda.

Başımı hafifçe salladığımda kapıyı bu sefer yavaşça kapattı. Sanırım yüzümdeki endişeyi gördü.

Kalemi hemen masaya bırakarak odadan çıktım. Benim salona girmemle herkesin bakışları bana döndü. Annemin abimin ve yengemin. Annem endişeli bir şekilde abimin önündeki koltukta oturuyordu. Eşarbını açmış olduğundan anlındaki ve boynunundaki terleri görebiliyordum. Bakışlarımı karşında ayakta duran abime çevirdim. Eli anlında olan abim dış görünüş olarak dağınık duruyordu.
Sinirle bir noktaya bakıyordu.

Abim neden bu haldeydi ?

Bakışlarımı koltukta oturan yengeme çevirdiğim. Gözleri bendeydi. Gözlerindeki yaşlar yanaklarındaydı. Gözlerindeki hüzün ile bana bakıyordu. Yengemle her zaman anlaşmışımdır. O çok iyi bir eş oldu abime. Her zaman yanındaydı bu yüzden onu seviyordum. Kendiside anlayışlı sıcak kanlı biridir.

Onu hiç böyle görmemiştim. Onu en son babası vefat ettiğinde ağlarken rastlamıştım.

Yutkundum. Bir şeyler ters gidiyordu ama ne ?

Adımlarımı salonun içerine attım. Abimin bakışları bana döndü ama hemen geri çevirerek yere baktı. Utanıyor muydu abim ? Benim abim ! Dünyalara sığdıramadığım aslan abim. Utanıyor muydu ?

"Anne bir şey mi oldu ? Yengem ağlıyor herkes bir hallerde, neler oluyor ?" Dediğimde annemin gözlerindeki yaşlar döküldü. Sanki uzun süredir tutuyormuşçasına bardaktan boşalırcasına döküldü göz yaşları.

Abimin bakışları hala yerdeydi. Yengem ise hıçkırıyordu.

"Neden ağlıyorsunuz birisine bir şey mi oldu ?" Dedim anneme doğru adım atarak. Bakışlarını bana hiç çevirmedi sadece ağlamaya devam etti.

O benim üvey annemdi. Annemi ben küçük yaştayken kaybettim. Bana hep ikinci annem baktı. Bu yüzden onu hiç annemden ayırmadım. Çünkü bana bu güne kadar o baktı.

Annem çok sık ağlayan biri hiç bir zaman olmadı. O her zaman soğuk ve mesafeli biriydi. Mesela bana en son " Seni seviyorum kızım." Dediğini bile hatırlamıyorum. Ya da üniversiteyi kazandığımda bana sarıldığını.

Adımlarımı abime çevirdim. O bana açıklardı.

Elimi abimin koluna koyduğum anda abim hemen yanımdan geçerek odadan ayrıldı. Ne yaptığımı ne olduğunu anlayamadan abim odayı terk etti. Baka kaldım sadece. Kaskatı kesilmiş olduğum yerde kaldım.

Bir kaç saniye sonra annemin sert sesini duydum.

"Yarın seni istemeye geliyorlar. Hazırlan Fidan." Duyduklarımla bütün dünyam yıkıldı. Bu sözcükler neydi. İsteme...

İ
S
T
E
M
E

Harfler kafamın içinde bir bir sırayla tekrarlandı. İsteme...

Bu ne demekti ? Evlilik ne demekti ? Hayatımın bitmesi ? Hayallerimin yarıda kalması ? Buldum. Bu sözcük aynen şunun karşılığıydı.

Hayatımın artık olmaması...

FidanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin