Duraksadım ve sadece öylece kala kaldım. Ne diyordu bu iğrenç adam ! Böyle bir şey yapamazdı. Eğer yaparsa kendi koyduğu kurallarıda bozulurdu.
Yapamazdı !
"Sadece bir şakaydı. Korkmana gerek yok." Düz bir ifadeyle dişlerimi sıkarak konuştum.
"Korkmadım." Dedim başımı hafifçe diğer tarafa çevirerek.
"Az önceki yüz ifadende sadece korku vardı, iliklerine kadar koktuğunu hissetim." Başımı ona çevirip ona baktım.
"Neyden korkuyorsun, Fidan ? Benden mi ? Aslına bakarsan şu an sana 'en son korkacağın kişi benim' klişelerinden söylemek isterdim ama gerçek bu değil. Benden ve yapacaklarımdan kork. Bu evliliğin galibi ben olacağım. Az önceki gösterin sadece bir fırsattan yararlanmak oldu. Sadece şansın vardı. Eğer gerçekten bir aklın varsa bu evliliği mutlu bir şekilde bana uyum sağlayarak yapabilirsin." Başımı dikleştirip tükürücesine konuştum.
"Uyum sağlamaktan kastının sana itaat etmem, vücudumda açtığın morlukları 'kocamdır' diyip susmak, bana isteğim dışında ellerini sürmense uyum sağlamak bu değil, Kenan. Bu sadece senin yobazlığına ve saçmalığına izin vermek." Dilimde biriken bütün sözler bir anda sıralanmaya başladı.
"Ben bu evliliğin galibi olacağım. Az önce yaptığım konuşmaları bir şans olarak görmen çok yazık. Daha evlenir evlenmez medyaya ve herkese dalga geçtiğin 'güçlü kadın' yönümü gösterdiğim için sadece sinirlisin." Bu sözlerimden sonra müzik sesi sanki imdadıma yetişir gibi kısılmış ve sahnede dans eden çiftler dans etmeye başladı.
Kenanın omzundaki ellerimi indirirken güçlü bir edayla gözlerine bakarak onun elini tutarak pistten indirdim. Bunu yapmamamım sebebi Kenanla aramda bir sorun izlemini vermememekti. Üzerimde kameraların bizi çektiğine dair bir izlenim vardı çünkü.
Hızlıca Aliye hanımın masasına yürüdüğümüzde yüzüme bir gülümseme takındım. Aliye hanımın yanına bir çok insan vardı.
Aliye hanım tatlı bir sesle bizi karşıladı. "İşte aşık çiftimizde burda hanımlar beyler." Bu konuşmasından sonra gülüşürken bir çok kişide ona eşlik etti.
Masadakiler dikkatını Kenana vererek konuşurken Aliye hanımda sohpete dahil olmuştu. Onların sohpetlerini dinlemeyerek gözlerimi etrafta gezdirdim. Yengemi ve annemi gözlerim arıyordu.
Gözlerim yengeme çarptığında endişeli bakışlarla bana baktığını farkettim. Gözlerindeki endişe zarar görmemden korkar gibiydi.
Gözlerimi etrafında çevirdiğimde annemi göremedim. Diğer masalara çevirdiğimde onun başka bir masada konuklarla konuştuğunu gördüm. Dudaklarında gülümsemeyle konuklarla konuşuyor ve gülüşüyordu.
Onlara nasıldı uyum sağlamıştı. Sanki yobaz düşünceli eski bir evde oturan bir kadın gitmiş yerine sosyetenin sanki hep içinde olan bir kadın gibi gözüküyordu.
Buna oldukça şaşkındım. Nasıl uyum sağlayabilmişti ? Benim tanıdığım annem abimden başka kimseye sevgi beslemez hatta pek gülümsemezdi.
Şimdi ise sanki hep bu hayata ait gibi gözüküyordu. Onlara uyum sağlıyor içlerinden biri gibi davranıyordu.
Beni evlendirmek için çırpınan beni suçlayan kişi sanki kendisi değil gibiydi.
Belkide kendini hep bu hayata ait hissetti...
Evet, bu olabilirdi. O bu hayatı yaşamak istiyordu nihayetinde. Ne demişti;
'Hem bizde onun yaşlarında evlendik. Hatta daha küçük. Ağzımızı açıp tek kelime etmedik. Bu eve geldiğimde hep dışlanan, hor görülen oldum. Sürekli onun annesinin gölgesinde kaldım. Onun yüzünden kocam yüzüme dahi bakmadı. '

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fidan
ChickLit"Kendinize bir bakın. Kaç yaşındasınız ? Ben daha 19 yaşındayım. Bir evlilik için çok küçüğüm. Siz benim abim gi-" dediğim anda masanın üzerine inen yumruk sesiyle sözlerim kesildi. Gürültü karışında korkarak yerimde sıçradım. "Yeter kes sesini...