Kapıyı kendimden emin bir şekilde çaldım. Kapıyı açan kişi orta yaşlarında bir kadındı. Üzerinde beyaz bir gömlek ve altında birde siyah bir etek vardı. Sanırım burdada görevliydi. Gözlerinin içi gülüyor bana içtenlikle gülümsüyordu. Sıcak ses tonuyla konuştu.
"Buyrun, Fidan hanım. Hoşgeldiniz, Aliye hanım sizi oturma odasında bekliyor." Başımı hafifçe sallayıp gülümsedim. Kadın oldukça sıcaktı. İçeriye girmem üzerimde bir çok göz hissettim. Gözlerimi sağıma çevrildiğinde kapıyı açan kadın giyinen bir çok görevli meraklı bakışları ile bana bakıyorlardı. Hepsi sanki geldiğim için oldukça hevesli ve mutlu gözüküyorlardı. Gözlerindeki samimiyetle beni inceliyorlardı. Arkalarında duran büyük bir kapının önünde sıralanmışlardı. Hafifçe gülümsediğimde hepsi karışık bir şekilde " hoşgeldiniz, Fidan hanım." Dediler. Onlara cevap vermek için ağzımı açacağım sırada bana doğru elen topuklu ayakkabı sesi dikkatımı çekti. Gözlerimi önüme çevirdiğimde kaşımda geçen sefer bizim evde sadece bir kez gördüğüm kadını gördüm. O zaman hiç dikkat etmemiştim yüzüne ya da üzerine. Aynı Kenan gibi siyah saçlara sahipti. Gözleri ise koyu kahveydi. Siyaha yakındı. Yüzü oldukça genç gözüküyordu. Gözlerinin altında biraz sarkma olmasa bu kadın benimle aynı yaşta diyecektim. Beyaz tenine yakışan saçlara sahipti. Üzerinde siyah diz altında desenleri olan bir elbise vardı. Altındaki beyaz çok az bir topuğu olan bir ayakkabı vardı. Boynunda beyaz zinciri olan pırlanta olan kolye vardı. Aynı pırlantadan bileğinde ve parmaklarındada vardı.
Aklımdan bu kadının nasıl bu kadar genç gözükebildiği çıkmıyordu. Sanırım bu kadar genç kalmak için botoks kullanmıştı ya da belkide cilt bakımı. "Hoşgeldin, Fidan, ben Aliye." Dedi nazik bir şekilde.
Gülümsedim. "Hoşbulduk, Aliye hanım. Tanıştığıma memnun oldum." Yüzüme ifadesiz bir şekilde baktıktan sonra gözlerini bize bakan hizmetlilere çevirdi. Bir bakışının ardından hizmetliler telaşla arkalarında olan kapıya girdiler. Ben onları neden sadece bir Aliye hanımın bir bakışından dolayı gittiklerini düşünürken Aliye hanım hafifçe gülümseyip konuştu. "Gel, Fidan, birlikte kahve içelim." Ben aslında buraya bu kadınla konuşmak için gelmemiştim ama kadını çeviremedim ayıp olmasın diye. Büyük beyaz gri ve beyaz olan fayanların üzerinden ilerlerken gözlerimi etrafta gezdirdim. Duvarlar bembeyazdı. Üzerimdeki büyük avize ise beyaz taşlara sahipti. Holu geçtikten sonra merdivenleri es geçip yanından geçtik. Önüme büyük beyaz bir yemek masası çıktı. Sandeyeler de beyaz renkteydi. Gözlerini onun üzerinde gezidirken bir yandan Aliye hanıma yetişmeye çalışıyordum. Yemek masasının ardından büyük bir oturma grubunun olduğunu gördüm. Beyaz desenli koltuklar ve yanında tekli koltuklar vardı. Desenleri beyaz olan koltukların altın sarısıydı kenarları. Üzerindeki yastıklar beyaz ve mor rengindeydi. Önünde camdan bir masa vardı. Masanın ayakları ve kenarlarıda tıpkı koltuklar gibi altın sarısıydı. Masanın üzerinde dekor için bir şamdan vardı. Masanın arkasında mavi renginde bir unite vardı. İçerinde bir televizyon vardı. Ünitenin detaylarıda altın sarısıydı. Ünitenin üzerinde çini seneniyle kaplı lacivert vazolar vardı. Birisinin içersinde beyaz bir çiçek vardı. Ünitenin tam arkasında devasa bir ayna vardı. Boyu oldukça büyültü. Kenarları altın sarısından daha koyu bir renkti. Dört bir tarafında şekiller vardı. Duvarlarda holdede gördüğüm duvar aynaları vardı. Aynanın kenarlarının rengindendi demirleri. Lambaları ise beyazdı. Yerde büyük beyaz kenaları desenli bir halı vardı. Tam ordada holdekinden daha küçük bir avize vardı. Aynı modeldiler fakat bunun demirleri altın sarısından daha koyu bir renkti. Gözlerimi buranın güzeliğinden alamazken Aliye hanım oturmam için beyaz koltuğu gösterdi. Oturduğumda oda karşıma oturdu. Önünde bir kahve vardı. Sanırım benden önce içiyordu. "Sana nasıl olduğunu falan sormayacağım. Çünkü senin bu evliği istemediğini biliyorum. Açık sözlüyümdür, Fidan. Bunun için gözlerine bakmam yetiyor. Gözlerinin altı ağlamaktan mor." Bu kadar açık sözlü olmasına şaşırdım. Şaşkınca ilk bir iki saniye baktıktan sonra kendimi toplayıp boğazımı temizledim."Evet, tamda bunun için bu evlilik hakkında oğlunuzla konuşmaya geldim. Gözlerini kahvesinden alarak bana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fidan
ChickLit"Kendinize bir bakın. Kaç yaşındasınız ? Ben daha 19 yaşındayım. Bir evlilik için çok küçüğüm. Siz benim abim gi-" dediğim anda masanın üzerine inen yumruk sesiyle sözlerim kesildi. Gürültü karışında korkarak yerimde sıçradım. "Yeter kes sesini...