Telefonumun defalarca çalmasıyla bakışlarımı yemeğimden alıp telefonuma çevirdim. Masadaki annemin bakışları telefonumdaydı. Abim yengem ise yemeklerine devam ediyordu.
Ağzımdaki lokmayı yutkunup konuştum. "İzninizle." Abimin bakışları bana döndü. Beni onayladığında telefonumu masadan alarak odama doğru yürümeye başladım.
Telefon ekranına baktığımda kayıtlı olmayan bir numara olduğunu gördüm. Kaydırarak açtım.
"Alo ?" Şaşkınlık edasında olan sesime karşılık karşıdaki kişinin sakin konuşmasını duydum.
"Alo, ben kaynanan Aliye, Fidan." Bu sözlerle yüzümü buruşturmadan edemedim. Kaynanam mı ? Ne çabuk evreye geçmiştik ? Bu evliliği istemeyen kadın bana kaynanalık yapıyordu.
"Evet, Aliye hanım sizi dinliyorum." Ciddi bir şekilde cevap verdim.
"Kenan bahsetmiştir sana. Şu düğün alışverişini. Birlikte yapacağız. Yarın sabah 10 da kapından seni alacağım. Anneni ya da yengeni, her kimi istiyorsan al. Ama sadece bir kişiyi, kalabalığa müsaade yok." Sözlerine karşılık cevap verdim.
"Tamam, Aliye hanım." Dediğimde kapatıcağını sandığım anda tekrar konuştu.
"Yanına hiç bir şekilde para alma. Bütün masraflar bizden." Dediğinde hiç itiraz etmedim. Ne diyebilirdim ki bu büyük evlilik için yeteri kadar paramız yoktu sonuçta.
Onların şahşahlı düğünü için sanırım evimizi satlamıydık. Onun bile yeteceğine bek emin değilim...
"Kendine iyi bak, Fidan. Annene selamlarımı ilet." Nazik ses tonundan sonra bende konuştum.
"Sizde, Aliye hanım." Dediğimde telefon kapandı. En azından nazikti, oğlunun aksine. Ve telefon üzerime kapanmadı. Sanırım şükretmeliyim.
Telefonumu hırkamın ceplerinden birine koyup salona geri döndüm. Annemin meraklı bakışlarını üzerimdeydi.
"Aliye hanımdı. Sana selamı vardı, anne." Dediğimde annem memnunca gülümsedi.
"Aleyküm selam, bak görüyor musun nasıl iyi bir kaynananda var. Beni bile düşünüyor." Sözlerinden sonra hevessiz bir şekilde başımla onayladım.
Ah, ne demezsiniz. Nasıl iyiler anlatamam oğlu yanaklarımı sıkar, canımı yakar, annasıda sözleriyle.
Asafa yemek veren yengeme döndüm. Hafifçe gülümseyerek ona baktım.
"Yengem yarın benimle dügün alışverişine gelir misin ?" Sözlerimle yengem gülümseyerek bana döndü. Yüzündeki nazik gülümsemeyle konuştum.
"Olur, yengem." Gülümsedim. En azından yengem yanımda olucaktı. Bir arkadaş misali. Hiç olmayan arkadaşlarımın yerini hep yengem doldururdu. Yarında öyle olucaktı.
"Gız,ben gelirdim ama bacaklarım şimdi ağrıyor." Annemin Sözleriyle ona döndüm.
"Biliyorum ondan sana sormadım." Annemin bacaklarının ağrıdığını bildiğimden, yarın sürekli mağaza gezmekten yıpranmasını istememedim. Ondan direk yengeme sordum.
Elimdeki çatalı elime alarak ağzıma bir lokma soktum. Bakışlarım abime çevrildi. Gözleri dolu bir şekilde yemeğindeydi bakışları. Yutkunamadım. Yediğim lokmayı yutamıyordum.
Gördüğüm görüntü canımı yakıyordu çünkü. Hala kendini suçlaması canımı acıtıyor. Sürekli tüm suçun kendinde olduğunu düşünmesi ve pişmanlığı sanırım ne desem bitmeyecekti.
"Abi ?" Sözlerimle abimin bakışları bana dahi dönmeden sandalyesini hızla çekti. Masadan hızla kalktı ve salondan çıktı.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fidan
ChickLit"Kendinize bir bakın. Kaç yaşındasınız ? Ben daha 19 yaşındayım. Bir evlilik için çok küçüğüm. Siz benim abim gi-" dediğim anda masanın üzerine inen yumruk sesiyle sözlerim kesildi. Gürültü karışında korkarak yerimde sıçradım. "Yeter kes sesini...