Üzerimdeki gömleği tuttu. Ne olduğunu anlamadan duvara doğru yapıştırdı beni. Bedenim onun Emirin bedeni arasında sıkıştı. Gözlerim korkuyla açıldı. O kadar şaşkındım ki ne yapacağımı bilmiyordum. Gözlerim bir kız kapandı ve önümde küçük bir çoçuk belirdi. Arkamdan koşan küçük çoçuk. Annemin şapkasını düzelttiği. İnadına papatya taçlarını taktığı yeğenini belirdi. Beni severdi. Çok severdi hatta.
Yakalarımdan tutuldum ve sarsıldım. Beynim sanki zonlkluyordu o an. Ne olduğunu anlamıyor, bön bön bakıyordum iri gözlerimle.
"Abin seni bana vericekti. O mafya olmasaydı seni ne okutucak ne de üniversiteye bir gün gitmene izin vericekti ! O sikik kitapları sırf bu mafyaya mazeret olsun diye aldı ! Olduda, abin mafyayı oyalarken seninle kaçırıcaktım. Benim olucaktın." Gözlermi kırpamadım. İçimdeki büyük bir acı kendini gösterdi.
O kadar büyüktü ki. Kafama öyle bir dank etti ki gerçekler. Algılayamadım. Gözlerim aynı bakışlarıyla bakmaya devam ediyordu. İçimde ne kadar fırtına kopsada bedenim hiç bir tepki veremiyordu.
Ellerini boynuma getirdi birini. Soğuk ellerini boynumda hissettim. Boynumu kavradı. Yutkundum. Sadece yutkunabildim o an. Boynumu sıkmaya başladı.
O sikik kitapları sırf o mafyaya mazeret olsun diye aldı !
Boynumdaki elleri oldukça sıkıydı. Refleks olarak ellerim parmaklarına gitti. Ellerini çekmeye çalışıyordum. Ne bir işe yaradı ne de bir sonuç alabiliyordum. Kaşları çatık bir şekilde kıvrınışımı izleyen Emire tekme atmaya çalıştığım sırada sinirlenip ayaklarımı kesti.
İşte o an nefes almak çok zordu. Nefes borumdaki acı öyle büyüktü ki. Yüzümü hissetmiyor sanki yüzüm patlayacak gibiydi. Bedenimden ayrılıcaktı başım. Bir okul bahçesinin arkasında. Çoçukluk arkadaşım tarafından. Kuzenim tarafından. Annemin 'emire emanet ediyorum seni, o senin kardeşin gibi tavşanım.' Dediği yeğenin parmakları nefeslerimi kesiyordu.
Sahi anne, hala emanet eder misin, Emire abime ?
Ayaklarım çırpınıyor son gücünü kullanıyor hala tekme atmaya uğraşıyordu. Bedenim reddetiyordu her şeyi. Çünkü içimde zerre toz tanesi kadar ölme duygusu yoktu. Her şey oysaki iyiye gitmeye başlamıştı.
Saniyeler içinde gözlerim kapanıyordu. Başım ayrılıyor gibi hissediyordum.
Abin mafyayı oyalarken benim olucaktın.
Sözler kafamda yankılanırken bir anda yükseskti ayaklarım yere değdi. Bedenim aniden yığıldı. Güçsüz bir şekilde yeri boyladı.
İçeme çektiğim nefes bana dert oluyor nefes almak çok zordu o an. Boynumdaki eller gitmişti. Soluk solusaydım. Ağzımdan öksürükler çıkıyor ardı kesilmiyordu. Başımı yerden kaldıramıyor etrafımı göremiyordum. Sesler duyuyordum ama idrak edemiyordum.
Bedenim acı çekiyordu. Oksijensiz kalmıştı.
Canım yanarken yerde soğuk zeminde kıvranıyordum acıdan. Bir el yüzümü nazikte yerden kaldırdı. Yüzüm soğuk zemine değdiğinden kirliydi. Toz içindeydi. Dudaklarımada suyu hissetiğimde araladım ağzımı. Tahriş olmuş boğazımdan su geçtiğinde canım çok acıdı ama yinede iyileştiriyor gibiydi.
Tıpkı açık yaraya sürülen merhem gibi hissetirdi su.
Dudaklarımdan çekildiğinde gözlerim sadece bir kez açıldı ve hemen kapandı. Önümde biri bana su verişi dışında bir şey yoktu.
Bedenim bilincini kaybetti. Gücümü yitirdim o an.
•••
Gözlerimi bir hastane odasında açtım. Baş ucumda çiçekler Aliye ve Ela vardı. Endişeli gözleri ile bana bakıyorlardı. Ela gözlerimi açtığımı bir kaç saniye sonra sanki idrak etti. Dudaklarındaki şirin gülümsesi belirdi.
"Anne uyandı ! Uyandı, Fidan !" Ela yerinden kalktı ve yanıma geldi. Elini yanağıma koyduğunda sıcak avuçlarının hissettiğim anda gülümsedim. Soğuk zeminden sonra oldukça güzeldi, Elanın ilgisi sevgisi.
Gözleri aniden doldu. Yüzünü annesine çevirerek kendini tutamayarak ağlamaya başladı. "Çok korktum anne, onu kaybeticem diye çok korktum." Aliye yanıma gelerek elimi tuttu iki eliyle. Parmaklarımı avuçlarıyla sardı. Gözlerim titreyen elleri ve benim serumlu ellerim arasında gelip gitti. Yorgun bedenim şarj oluyor gibiydi. "Fidan iyi misin balım ?" Titredi sözleri. Endişeli bakışları üzerimde geziyordu.
Başımı hafifçe salladım. Ela iç çekti. "Anne gördün mü konuşacak hali bile yok, hemen doktoru çağıralım." Ben azğımı açamadan Ela odadan çıkmıştı. Aliye sadece üç saniye gözlerimin içine baktı ve göz yaşları ile doldu.
"Özür dilerim, tüm bunlar için. Herkes adına özür dilerim. Bunları yaşamak için çok küçüktün." Özür dileyecek en son kişi Aliyeydi. Bana bu güne kadar tartışmalarım didişmelerimiz dışında hiç bir zararı olmamıştı.
Ama biliyordum ki gerçektende küçüktüm bunlar için. Bir kez kapattığımda gözlerim doldu. Kapı açıldı o sırada. Endişeli bir Ela ve baraberinde doktor ve hemşire vardı. Beyaz önlüklü doktor hemşireye işaret verdiğinde hemşire yanıma yaklaşıp serumla ilgilenmeye başlamıştı. "Geçmiş olsun Fidan hanım. Baygınlık geçirmişsiniz nefes darlığından dolayı. Saatlerdir uyuyorsunuz. Görüyorum ki serumunuzda bitmiş. Son kontrolleri hemşiremiz yaptığında ve taburcu işlemlerinizi haledeleriz." Ela hemen söze atladı. "İlaç yazdınız mı acaba ?"
"Evet. Boğazları biraz tahriş olmuş bunun için ses tellerini yormaması ve sıvı tüketmeye dikkat etmesi lazım. Bu konuda Fidan hanıma en iyi sizin bakıcağını tahmin edebiliyorum, Ela hanım." Ela gözlerini bana çevirdi. "Tabikide kız kardeşime en iyi şekilde bakıcağım."
Kız kardeşim...
Doktor geçmiş olsun dileklerini diledikten sonra çıkmıştı. Hemşire rutin kontollerimi yapıyordu. Kan alıyor tansiyonumu ölçüyordu. O bunları yaparken Ela ona binbir soru soruyordu. Aliye ile gülmeden edememiştik. O an istersem yerden kalkamayım yine Elaya gülebilirdim. O kadar komik ve neşeli bir kızdı. Moralimi yerine getirmek için varmış sanki böyle bir kız kardeş.
Hastaneden Elanın ve Aliyenin ellerini tutarak çıktım. Çıkışı halletmiş ve arka koltukta Elanın omzuna yaslanmış bir şekilde oturmuştum. Ellerimi tuttmuştu. Güven veriyordu. Tıpkı bir aile gibiydi.
Eve geldik. Ön kapıdan girdik. Önümde uzun boyuyla Kenanı gördüm. O an gözlerim doldu. Sanki bunu bekliyordum. Kenanı bekliyordum.
Elanın elini bıraktım sanki az önce boğulmaktan dönmemişim gibi koştum. Hızla büyük bedenine sarıldım. Kendimi küçük ve savunmasız hissettim o an. Sanki kırılmış yıpranmıştım.
Ellerini saçlarıma getirdi okşadı. Başıma bir öpücük kondurdu. Kalp atışlarını dinledim bir süre.
Başımı hafifçe kaldırdım ve yüzüne baktım. Gözlerim doluydu. "Canım çok yanıyor, Kenan." Ellerini yüzüme getirdi. "Canını yakanın canını aldım, meleğim."
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fidan
Чиклит"Kendinize bir bakın. Kaç yaşındasınız ? Ben daha 19 yaşındayım. Bir evlilik için çok küçüğüm. Siz benim abim gi-" dediğim anda masanın üzerine inen yumruk sesiyle sözlerim kesildi. Gürültü karışında korkarak yerimde sıçradım. "Yeter kes sesini...