Hastaneden çıktığımda abimin beni beklediğini gördüm. Sanki üzerimdeki tüm yorgunluğu mutluluk almış gibi ona koşarak ilerledim. Çoçuk gibi gibiydim tıpkı.
Abimin dudaklarında bir gülümseme belirdi beni böyle görünce. Biliyordu hala onu ne kadar sevdiğimi...
Abimin bana kollarını açmasıyla derin bir soluk verdim. Hastaneden çıktığım için ve onu tekrar gördüğün için mutluydum. Her şeye rağmen...
Abim ellerini saçlarıma koyduğunda gözlerimi kapattım. Neden bilmiyorum ama asla ona kızamıyordum. Onu suçlayamıyordum.
"Benden nefret etmiyor musun Fidan ?" Dedi buruk bir sesle. Gözlerimi yavaşça açtım. Ondan ayrılıp ona baktım. Gözlerinde yine o bakış vardı pişmanlık ve utanç.
"Ben senden nefret edemem ki." Naif sesim sanki içime çekilmiş gibi kısıktı.
Abim sadece gülümsedi. Bu gülümseme beni gülümsetmedi çünkü bu gülümseme buruktu. Ne dersem diyeyim o ilk başta kendinden nefret ediyordu.
Öyle pişmandı ki...
Abim diğer elimdeki çantayı alarak elimi tuttu. Sıcak eli elimi kavradığında hafifçe gülümsedim.
Birlikte yürürken bir arabanın önünde durduk. Ben neden durduğumuzu soracağım sırada abim cebinden bir anahtar çıkardı.
Şaşkınca kalakaldım sadece.
Bu arabada kimindi ? Kimden almıştı ? Hangi komşumuzdan ?
Aklımda soruları varken gözlerimi arabanın üzerinde gezdirirken buldum. Siyah lüks bir arabaydı. Açıkçası güzeldi. Sanırım bu araba abimin hep istediği araba türündendi. Her zaman bir araba almak istemişti. Her gün işe komşumuzla gitmekten sıkıldığını söylediğini hatırlıyorum. Bazen komşumuzun arabasına yetişemediği zaman işe geç giderdi ve patronuyla tartışırdı. Bunları hep akşamları bana balkonda anlatırdı.
Abim ön kapıyı bana açtığında ona şaşkınca baktım. Şaşkınlığıma karşılık hiç bir şey demedi. Belkide demek istemedi.
Arabaya bindiğimde abimde bindi. O arabayı çalışıyorken ben arabanın içini inceliyordum. Modern arabanın içi oldukça yeni ve konforluydu.
Abimin bana baktığını hissettiğimde bende ona baktım.
"Bu araba kimin abi ?" Dediğimde sanki bu soruyu bekliyormuşçasına konuştu.
"Birisi verdi." Bıkkınlıkla konuşmuştu. Sanki daha çok soru istemiyor gibiydi.
"Ahmet amcanın mı ? Ahmet amcanın arabası eski bir model diye biliyorum." Dedim sorarcasına.
Abim bana hafifçe dönerek konuştu. "Onun degil başka birinin." Neden söylemek istediğini anlayamıyordum. İkidir birisi diye bahsediyor.
Söylemek istemediği çok belli.
Onu sık boğaz etmek istemiyorum. Söylemek istemediği belli. Daha fazla zorlamak sadece sıkıntı verir bize.
Mahallenizde bu araya sahip olucak zengin biri yok. Hele çevrende hiç yok Fidan.
İç sesimin sesi beni tekrar düşündürdü. Evet, mahallemiz maddi durumu iyi olmayanların oturduğu bir yerdi. Bu arabanın sahibinin bizim mahallede oturma olasılığı yoktu.
Akrabalarım desem hepsiyle aramız iyi degildir. Maddi durumlarıda iyi degil.
Yutkundum. Endişe içinde olduğumu farkeden abim bana döndü.
"Hastaneleri sevmezsin biliyorum ama bu sefer ki nasıldı ?" Dedi keyifli çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Ona hafifçe döndüm. Yola bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fidan
Чиклит"Kendinize bir bakın. Kaç yaşındasınız ? Ben daha 19 yaşındayım. Bir evlilik için çok küçüğüm. Siz benim abim gi-" dediğim anda masanın üzerine inen yumruk sesiyle sözlerim kesildi. Gürültü karışında korkarak yerimde sıçradım. "Yeter kes sesini...