Ellerimle elbisemi düzelttim. Mavi çiçekli bir elbiseydi. Kolları ve etek kısmı fırfırlıydı. Bedeni saran sıkıca saran elbisemin birde göğüs dekoltesi vardı. Açık kalan boynuma baktım.
Fazla boştu.
Takı çekmeceme ilerledim. Altın renginde zarif bir kolyeyi elime aldım. Saçlarımı önüme alarak taktım. Tekrar aynanın karşına geçtim. Elbise son derece zarifti. Bunu bana abim son doğum günümde almıştı.
Giymeye kıyamadığım elbiseyi şimdi bu günde giyiyordum. Çünkü bu gün iyi hissetmek istiyorum. Bu gün belkide dönüm noktam. O adamla karşı karşıya gelecektim. Dün aklıma gelen hatta kafama dank eden şeylerle bir umut yeşerdi. Anneme söyledim hemen gideceğimi.
Açıkçası ne olucağını bilmiyorum ama tek istediğim. Her şeyin iyi olması.
Belki bir umut o adam benimle evlenmekten vazgeçer. Birbirimize ait olmadığımızı farkeder. Farklı dünyanın insanları olduğumuzu anlar. Her şey eskisine döner. Bunlar yaşanmamış olur.
Kurduğu tuzağın boş olduğunu anlamasını sağlamak istiyorum. Kendine göre birisi-
Çalan kapı sesi düşüncelerimden sıyırdı beni. Başımı kapıya doğru çevirdim.
Annemi kapıda gördüm. Gözleriyle beni ilk inceledi. Dudakları yavaşça yukarı kalktı. Beğenmiş gibi gözüküyordu.
Gözleri en son yüzüme döndüğünde biraz neşeli bir sesle konuştu. "Demiyorsun ben sadece utangaçım naz yapıyorum diye, kız." Annemin sözlerinden sonra gözlerimi devirdim.
Çıldırıcaktım. Dediği şeye bak ya !
Nazmış...
Bir nazımız kaldı onca dertin arasında.
Annem göz devirmeme aslında hep sinirlenirdi ama şu an pek umrunda degil gibiydi. Gözlerinde neşe vardı.
Sanırım bunu sevgili damadıyla buluşma sanıyordu.
Bilmiyor ki çoçuğu vazgeçirmeye kurallar koymaya gittiğimi...
Bıtkınca anneme baktım. Gözleriyle elbisemi göstererek konuştu. "Kız sen bu elbiseyle çoçuğa kalp krizi geçirmeye mi gidiyorsun. Kız Fidan işini biliyorsun ha." Diye manalı manalı konuştu.
Sıkıntıyla bir nefes verdim. Başka derdim yok bide kalp krizi çıktı başıma. Elin adamına süsleniyorum sanki.
"Hemde ne kalp krizi anne, neyse ben çıkıyorum." Masamın üzerinde asmalı beyaz kol çantamı aldım. Odamdan çıkarken annemin sesini duydum.
"Araba seni kapıda bekliyor." Şaşkınca olduğum yerde kala kaldım. Salonda arkama döndüm. Odamdan çıkan anneme baktım.
"Ne arabası ? Taksi mi çağırdın ? Gerek yo-" dediğimde sözümü kesti.
"Ne taksisi kız. Çoçuk sana özel araba yollamış." Dediğinde hemen cama doğru ilerledim. Perdeyi hafif çekerek kapının önüne baktım. Siyah lüks bir araba evimizin önünde duruyordu.
Şaşkın bakışlarla arabaya bakarken annemin sesini duydum.
"Nasıl efendi çoçuk görüyor musun ayağına araba göndermediği kalmıştı onuda yapmış. Ama sen hala yok okuyacağım, yok yurt dışı. Fırsat ayağına gelmiş. Varlıklı, yakışıklı efendi daha ne istiyorsun Fidan han-" annemin bu sözlerine daha fazla dayanamayarak konuştum.
"Benim gözüm parada pulda degil. Ben sadece kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum."
Perdeyi indirerek arkama döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fidan
ChickLit"Kendinize bir bakın. Kaç yaşındasınız ? Ben daha 19 yaşındayım. Bir evlilik için çok küçüğüm. Siz benim abim gi-" dediğim anda masanın üzerine inen yumruk sesiyle sözlerim kesildi. Gürültü karışında korkarak yerimde sıçradım. "Yeter kes sesini...