Kusursuz

14.2K 564 33
                                    

   Odadan çıkarken gülümsüyordu. İçinden küfrettiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Arkasından hala baktığımın farkında değildim. Fırat masaya vurunca ona döndüm. Sinsi sinsi gülüyordu.

   "Ne iş? bakakaldın arkasından."

   "Bir iş falan yok."

   "Emin misin?"

   Ben de istemsizce güldüm. Fırat'a anlatınca o da çok gülecekti.

    "Hani dün bir olay yaşamıştım, yanlış yola girip."

    "Yanlış yol..." Kaşlarını çattı. Devam edecekken hatırladı. "Heee şu elma şekerlerini ezdiğin kız, ne olmuş ona?"
Sırıtarak manalı manalı baktım suratına. Çok geçmeden anladı. Gözleri kocaman oldu. "Hadi canım, o mu?"

   "Ta kendisi, sabah görünce şok oldum."

   "O n'aptı peki? Tanımadı mı yoksa?"

   "Tanıdı, hatta sapık sandı. Onu takip ettiğimi düşündü."

    Şimdi kahkaha atıyordu. "Yok artık. Kim olduğunu öğrenince ne oldu? Hemen özür dilemiştir."

    "Hayır, yani sapık sanıp bağırdığı için diledi. Sonra benim de ona özür borcum olduğunu söyledi. Şekerlerini ezdiğim için."

   Fırat'ın gözleri daha da büyümüştü. "Ve sen hala bu kızı kovmadın. Niye?"

   "Aslında kovdum. Ama onu kovamayacağımı söyledi."

   "O nedenmiş?"

    Elimedeki kağıdı bırakıp, kalem alıp çevirmeye başladım. "Çünkü çok zeki. Koyduğum kuralı bana karşı kullandı. Personel işinde hata yaparsa ikinci şans verilmeden kovulacak. Yani kovsaydım kendi kuralımı çiğnemiş olurdum, durum şahsi olurdu."

   Daha da keyiflendi. "Gerçekten uyanıkmış. O masanın üstüne koyduğun kağıt neydi? Ben içeri girerken elindeydi."

    Tekrar masaya attığım kağıdı elime alıp Fırat'a uzattım. "Kainat Turna'nın CV'si. Belki hata olmuştur, işe alınmaya yetersizdir umuduyla baktım." Tabi ki yalandı. Aslında bu kadar zeki bir kızın daha önce nerelerde çalıştığını ne işler yaptığını merak etmiştim.

    Hiçbir Holding'te çalışmamıştı daha önce, hep küçük firmalardı. Fırat kağıdı dikkatle inceledi.

    "Anlaşılan bulamamışsın. Kız bölüm birincisi, resmen Kusursuz. Niye küçük şirketlerde başladı acaba."

   "Bilmem sormadım." Kinayeli konuşmuştum.

   Tekrar kağıdı masama bıraktı. "Ben de Lyon'daki şirketten gelen mail'e bakıyorsun sandım."

   "O geldi mi?"

   "Bu sabah 10'da göndereceklerdi."

   Hemen mail'lerimi açtım. Sabah bakarken görmemiştim. İşte buradaydı, yolladığımız sözleşmeye ekleyecekleri kendi maddelerini ve sebeplerini yazıp göndereceklerdi. Mail'i açınca bir küfūr savurdum.

    "Siktir." Fırat şaşırmış suratıma bakıyordu.

   "Ne oldu?"

   "Fransızca yazılmış, çeviri için tercüman lazım."

    "E ne sıkılıyosun ki?"

    "Çünkü iki saat içinde geri dönüş yapmamız lazım. Tercümanın gelmesi, çevirip yeniden cevap yazması çok uzun sürer."

    Fırat bana deliymişim gibi bakıyordu. "Ne?"

    "Niye dert ediyosun? Çağır asistanını halletsin."

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin