Minik oyun

10K 416 8
                                    

Sadece bir misafirim olduğunu söylemek bile onu kivrandırmaya yetti. Bu gece bana beni kıskandığını itiraf ettirmek için oynadığım küçük oyunun meyvesini almaya başladım. Sadece onun bir kadın olduğunu bir şekilde ona duyurmam lazımdı. Parmaklarımla çevirdiğim kalemi telefonum çalınca bırakıp açtım.

"Evet."

"Mimarların yeni çizim yapmasını istemişsin." Dedi Fırat.

"Yeterince iyi değiller, zaten bu ara yaptıkları hep birbirinin aynı."

"Tamam haber verdim ben, bu söylediğini iletirim. Yeni mimar için ilan verelim diyorum, yeni insan, yeni fikir."

"Olur, karar senin beni bulaştırma."

Kahkaha attı. "Ne zaman bulaştın ki, ben sana fikrimi sunuyorum." Derken kapım çalındı. Kainat içeri girince yakaladığım fırsatı kaçıramazdım. "Ben hallediyorum o zaman." Üzgünüm Fırat.

Kahvemi masaya bırakıp, çıkacakken elimle bekle işareti verdim.

"Yok olmaz."

"OLmaz mı? Az önce tamam dedin." Dedi Fırat şaşkınlıkla.

"Israr etme, bu akşam misafirim var. Başka zaman seninle çıkarız." Derken Fırat'ın şu anki suratını çok merak ettim.

"Ne ısrarı? Ne dışarısı? Pars sen iyi misin? Mimar konuşuyorduk biz." Derken kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum.

"Evet, özel bir misafir. Hoş bir hanım ağırlayacağım evde." Gözlerimi Kainat'a çevirdiğim de başını yana çevirdiğini ve boynunu ovduğunu gördüm.

"Ne hoş hanımı... Kainat mı var senin yanında?" Sonunda arkadaşım.

"Evet." Diye suratımı hiç bozmadan cevap verdim. Fırat'ın kahkahası kulağımı patlattı.

"Bende diyorum ne diyor bu. Kim bilir yine neyin peşindesin?" Dedi.

"Başka zaman çıkarız seninle." Deyip telefonu kapattım.

Kainat hala bana bakmamaya çalışıyordu. Ama suratından ne kadar sinirlendiği belliydi.

"Kusura bakma Seni de beklettim. Kahvemi içince çıkacağım. Sen de benden sonra çıkabilirsin, beklemene gerek yok." Dedim. Sanki bunun için bekletmişim gibi yapmak o anda aklıma geldi.

"Emredersiniz Efendim!." Deyip başka bir şey söylemeden çıktı. Bana da kahvemden keyifli bir yudum almak düştü.

🍎🍬🍎🍬🍎🍬

Şirketten misafir bahanesiyle erken çıktığım için, biraz oyalanıp eve öyle döndüm. Üstümü değiştirip, mutfağa geçtim. Saat yediye gelmişti, Kainat'ta birazdan gelir diye düşünüyordum. Tencereye su koyup kaynamasını beklerken birkaç domates soydum. Evet, yemek yapabiliyorum ve yine evet domates soslu makarna yapıyorum.

Bugün özellikle sevdiği yemeği öğrenmeye çalıştım. Bu yemeği çok sevdiğine inanmadım ama beklediğim misafirin o olduğunu anlaması için bunu yapmam gerekiyor.

Her şeyi hazırlayalı çok oldu, saat neredeyse ona gelmek üzere, hala kimse gelmedi. Yanlış mı düşündüm? Gerçekten kıskanmıyor mu yoksa? Ya da böyle yaparak kendimden uzaklaştırdım mı? Kıskanıp kızın kim olduğunu görmek için gelir sanmıştım. Başka bir şey düşünmenin vakti geldi sanırım.

Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi tavana diktim. Bugün ki tavrından başardığımı sanmıştım. Kalkıp açtığım şarabı mutfağa götürüp dolaba koydum. Rahat yemek yapabilmek için siyah bir eşofmanla, siyah bir tişört giymiştim zaten. Yatmaya gitmeye karar verdim. Canım sıkılmıştı ve bu şekilde hiç dışarı çıkasım yoktu. Merdivenin ikinci basamağını çıkmadan kapı çaldı.

Olabilir miydi? Bu saatten sonra gelmişmidir? Hızlıca kapıya gidip açtım. Kapıyı açıp karşımda bir çift bana bakan yeşil göz görünce yüzümde aptal bir gülümseme belirdi.

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin