Zile basıldığında, boş şişeleri dizip, diğer boş şişeyle vursam mı? Diye düşünüyordum. Kalkıp açmak gibi bir niyetim yok ama, her kimse çalar, açılmayınca giderdi. İkinci kez çaldığında elimdeki şişe de ne kadar olduğuna baktım. Evet tek yudumda bitirebilirdim. Yarımdan biraz daha azdı. Dudaklarıma götürürken zil yine çaldı. Niye sökmemiştim ki?
Boş şişelerden birini alıp, kapıyı açmaya öyle gittim. Açmadığım halde ısrarla çalan kimse kafasına geçirmek için. Kapıyı açtığımda Fırat, zile yeniden basmıştı. Bana tuhaf tuhaf baktı. Ne hiç mi sarhoş adam görmemişti sanki?
Ona bakmadan, kapıyı açık bırakıp, koltuğa geri döndüm. Yarım şişeyi alıp, bir dikişte bitirdim.
"Boynuna bir levha asmamız lazım. ATEŞLE YAKLAŞMAYIN." Dedi abartılı şekilde.
Gelip yanıma oturduğunda yeni şişe açmaya yelteniyordum. Yelteniyordum dedim, çünkü Fırat elimden çekip aldı.
"İntihar etmek istiyorsan daha acısız yöntemler var." Ona dik dik baktım. İntihar kelimesinin benim için anlamı çok çok daha acıydı. Zaten o da biliyordu. "Afedersin. Birden ağzımdan çıktı." Dedi.
Başka bir şişeye uzandım, yine elimden aldı.
"Fırat ver şunu!" Diye bağırdım, hiç etkilenmedi.
"Biraz daha içersen komaya gireceksin. Ne oluyor sana be?!" Bu kez o bağırdı.
Bana ne olduğunu bilmiyordu sanki.
"Beni istemiyor." Dedim sadece.
Sert soluk alış verişini duydum.
"Gamze bugün Kainat'la konuşmaya gitti. Bebek için ikna etmeye." Deyince doğruldum.
"Ona söyledin mi?" Dedim, ben Alper bana söyledikten sonra, sadece Fırat'la konuşmuştum.
"Zaten biliyordu. Aldırmak istediğini benden duydu." Dedi, bakışlarını kaçırıp.
İçimde kocaman bir öfke oluştu. "Kainat'ın hamile olduğunu biliyordun ve bana söylemedin mi?!"
"Gamze, söyleme dedi. Partinin olduğu gün fark etmiş." O gün öğrenmişti. Kainat'ta bana o gün, çocuk hakkındaki düşüncelerimi sormuştu.
O da o gün öğrendiyse... aynı gün ihaneti mi de öğrenmişti. Niye o kararı aldığı belliydi. Kalkıp, mutfağa geçtim. Dolaptan başka bir bira şişesi alıp, açtım. Bu kez içerek Fırat'ın yanına oturdum. Ofladı ama elimden almaya çalışmadı.
"Bu mu yani? Oturup içeceksin. Hiçbir şey yapmayacaksın." Dedi.
"Ne yapayım? Elimden bir şey gelmiyor. Beni görmek bile istemiyor." Kocaman bir yudum daha alıp, yavaşça yuttum. "Zaten hakkım da yok. Hem... daha önce de yapmış." Dedim.
"Ne yapmış?" Dedi Fırat.
"Eski nişanlısı onu aldattığın da ona ait ne varsa yakmış. Her şeyi geri de bırakıp, yoluna devam etmek için. Şimdi yine aynını yapıyor. Beni unutmak, önüne bakmak için, bana ait her şeyi yok ediyor." Dedim, derken içimde yanan ateşle yüzüm buruştu.
"Sende burada oturup onun bunu yapmasına izin veriyorsun yani."
"Ne yapayım, Fırat? Ne istiyorsun?!" Diye bağırdım.
Elimden şişeyi alıp duvara çarptı. "Kalkıp savaşmanı istiyorum. Herkes senin bebeğin yaşasın diye uğraşırken, sen burda kıçını devirip oturamazsın!." Gözleri sanki alev almış gibi baktı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA ŞEKERİ
RomanceBirbirine zıt iki insanın karşı konulmaz aşkına hazır mısınız? Sanırım evet dediniz? O halde sizi duygusal, zeki, güzel, çalışkan Kainat ile inatçı, zeki, yakışıklı, ama ilişkilere karşı, hatta zayıflık olarak gören Pars'ın aşk serüveni ile baş baş...