Gerçekler.

8.8K 307 4
                                    

    "Yuh..." dedi Berkem. Bugün olanları Pars'ın çıldırmış gibi davranmasını anlatmak zorunda kalmıştım. Sadece ilişkimi bitirdiğimi söyleyince arka arkaya soru yağmuruna tutmuştu. Verdiği tepkiye sertçe bakınca toparladı. "Afedersin ya. Ama olaylara baksana. Bir insan niye annesini yaka paça attırır ki?" Dedi.

    "Bilmiyorum. Ben sormadım. O da anlatmadı." Sorsam anlatır mıydı? Telefonum yine çaldı. Arayanı görünce kapattım yine. İki saattir aralıklı olarak arıyordu. Ama henüz onunla konuşmaya hazır değildim. Hazır olur muydum?.. Bilmiyorum.

   "O mu?" Dedi Berkem kafasıyla telefonu işaret ederken yine çaldı. Yine meşgule verdim.

   "Evet."

   "Açsana."

   "Hayır, konuşmak istemiyorum."

   "Peki şimdi ne olacak? Yani istifa mı edeceksin?"

    "Bilmiyorum. Off Berkem, hiçbir şey bilmiyorum." Telefon yine çaldı. Yine kapattım.

   "Benim başvuruma cevap geldi. Onaylanmış, deneme süreci için hafta başı gelmemi istediler." Dedi. Ne dediğini anlamak için yüzüne iyice baktım. "Pusatoğlu Holding'e yaptığım başvuru." Dedi bakışımı fark edince. "İstemezsen bende gitmem."

    "Daha istifa etmedim. Hem etsem bile ne alakası var. Sen git." Dedim. Telefonumun bu kez mesaj sesi çaldı. Bakmadım.

   "Okusana." Dedi Berkem. Kızmaya başlıyordu.

   "Hayır Berkem." Deyince elimden telefonu çekti.

   "Ben okurum o zaman." Deyip kilidi açtı.

    P. Aşağıdayım. Lütfen gel.

    Berkem bana şaşkın baktı.

    "Aşağıdaymış. Seni bekliyor." Dedi. Telefonu, gözüme sokarak. Elimle ittim.

    "Bekler, bekler, gider." Dedim.

    Berkem oflarken tekrar mesaj sesi geldi.

    P. Sen gelene kadar buradan gitmeyeceğim. Gerekirse sabaha kadar beklerim.

   "Bak." Dedi telefonu elime tutuşturup.

   Ellerimi saçımın arasına daldırıp karıştırdım. Yerimden kalkıp, koltuğun koluna bıraktığım, yazlık siyah hırkayı aldım. Sıfır kol tişörtün üstüne giydim. Ayağıma beyaz bir spor ayakkabı geçirdim. İyice Pars'a benzemiştim. Başta aşağı siyahla kuşanmıştım. Ayakkabı isyan gibiydi.

   Aşağı inip sokağa çıktığımda, arabaya yaşlanmış başı öne eğik duruyordu. Siyah takımının pantolonu ve lacivert gömleği vardı. Sabah ki giysileriydi. Gömleğinin eteklerini pantolonun dışına çıkarmış, kollarını dirsek altına kadar sıvamıştı. Sadece ceketi yoktu üstünde. Benim geldiğimi fark edip kafasını kaldırdı. Yanına giderken arabanın ön yolcu kapısını açtı. Ciddi miydi?

   Daha hızlı gidip açtığı kapıyı sertçe kapattım. Çok az öne savruldu. Eli kapı kolunda kaldı.

   "Benimle gel. Sana neler olduğunu anlatayım."

   "Bilmek istediğimi nerden çıkardın." Yalandı. Kesinlikle bilmek istiyordum.

   "Lütfen. İzin ver bugün gördüklerinin nedenini anlatayım." Dedi, sesindeki acıyı duyuyordum.

    Ama her seferinde kabul edip başka bir gel gitlerine şahit oluyordum. Bu kadarı, yeni bir şey için çok fazlaydı.

   "Burda söyle." Dedim, sesimi normal tutmaya çalışarak.

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin