Davetsiz misafir

7.3K 302 5
                                    

   Bulaşık makinesini boşaltırken bir yandan da Berkem'e olan biteni anlatıyordum. O da bize türk kahvesi pişirmekle meşguldü. Pars bana bir şeyler anlatmak istediğini söylemişti.

   İşe gitmemek için diretmişti. Tabi yine ben galip gelmiştim. Sabah erkenden üstümü değiştirip, şirkete gitmiş, akşam konuşmak için sözleşmiştik. "Çok önemli Kainat, mutlaka konuşmamız lazım." Demişti.

    Bir şeyler seziyordum ama, tam olarak ne olduğunu bilmiyordum.

   "Kadın tam da Pars'ın nefret edeceği kadar varmış." Dedi Berkem.

   "Evet. Bir de bana üstten üstten bakışları vardı." Deyip, boşalttığım makinenin kapağını kapattım.

   Küçük tepsiyi alıp, iki fincan ve iki bardak su ayarladım.

   "Pars seninle ne konuşacakmış?"

   "Bilmiyorum. Dün de konuşmaya çalıştı ama ben engel oldum." Derken yüzümün kızardığını hissettim. Çünkü yanaklarım alev almıştı.

   "Acaba nasıl engel oldun?!" Dedi Berkem göz kırparak.

   Kahvelerin köpüğünü pay etmek için ocaktan kısa bir süre çekti. O sırada beni dikkatle süzdüğünü fark ettim. Üstüne bir şey mi bulaşmış diye kontrol ettim. Kahveyi bir taşım daha kaynatıp, fincanlara doldururken sonunda konuştu.

   "Senin gelişim sürecin bitmedi mi?" Dedi.

   "O ne demek şimdi?" Dedim gülerek.

   "Büyümüşler de." Deyip kafasıyla göğüslerimi işaret etti.

   Bende baktım ama bana aynı gelmişlerdi.

   "Saçmalama, gayette aynı boyuttalar." Dedim.

   "Emin misin? Çünkü gömleğin düğmesi fırlayacak birazdan." Dedi.

    Kahvelerin yanına çikolata almak için dolaba gittiğinde, bende kapının yanındaki aynaya gittim. Gömleği giyerken darlaştığını fark etmiştim ama gömleğin çektiğini falan sanmıştım. Acaba Berkem de bu yüzden büyük sanmış olabilir miydi? Biraz inceleyince haklı olduğunu fark ettim.

    "Büyümüşler değil mi?" Dedi kahveleri orta sehpaya götürürken.

   Ben sebebebini düşünürken aklıma gelen korkuyla koltuktaki telefonuma koştum. Arkasından uzanıp aldığımda Berkem yeni oturuyordu. Korkarak takvimimi kontrol ettim.

  "Ne oldu?" Dedi Berkem ne yaptığımı anlamadan.

   Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman oldu. Berkem bana bakıp, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Büyümüş gözlerimi ona çevirdim.

   "Gecikmişim." Dedim korkuyla.

   "E daha var demiştin. Hem Pars bey beklesin biraz bu ne panik." Deyince ona takvimi gösterdim. Onunda gözleri büyüdü. "O anlamda mıydı?" Deyip elimden telefonu kaptı. "Yuh, on gün Kainat. Nasıl fark etmedin?" Diye beni azarladı.

   Yanına geçip oturdum. "Ne bileyim. Bir sürü şey oldu, onu mu düşündüm." Dedim.

   "Sen şimdi hamile misin?" Deyince paniğim iki katına çıktı.

   "Olamam. Olmamam lazım." Koltukta yan oturup onun elini tuttum. "Belki sadece stresten gecikmiştir." Dedim.

   "On gün." Dedi gözlerini belertip.

  "Olamaz mı? Sonuçta bir sürü şey oldu." Dedim çünkü bu ihtimali düşünmek istemiyordum.

   "Öğrenmenin tek yolu var Kainat." Deyip ayaklandı. "Ben nöbetçi eczane bulup, test alayım. Öğrenelim." Dedi.

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin