Saatlerdir arabanın içinde onu bekliyordum. Keşke ev adresini bilseydim. Dün Berkem'le kavga ettiğime göre, o herifin ağzını burnunu kırmama kimse engel olamazdı. Başımı arkaya yasladım, otoparkın girişinde bir araba sesi duyulunca tekrar kaldırdım. Her seste bakıyordum, ama bu kez oydu.
Arabayı kendi şahsi park alanına bıraktı. O inmeden arabadan inip, ona doğru yürümeye başladım. İnip, asansörlere gitmek üzereydi. Arkası dönüktü, beni görmedi.
"Pars!" Sesim otoparkta yankılandı. Sadece yüzünü bana dönsün diye seslenmiştim.
Döner dönmez çenesine bir yumruk indirdim. Şiddetiyle sendeledi ama düşmedi. Yakasından tutup, arabasının kaputuna yatırdım.
"Ben sana onu üzersen, karşında beni bulursun demedim mi?!" Diye bağırdım.
Cevap vermedi, ben de zaten cevap beklemiyordum. Bir yumruk daha indirdim. Sonra bir tane daha. Dördüncü yumruk için elimi kaldırmıştım, sonra indirmeden durdum. Herif cevabı bırakın, bana karşılık bile vermiyordu. Kurtulmaya bile çalışmıyordu. Sadece gözlerini kapatıp, gelecek yeni darbeyi bekliyordu.
"Karşılık versene!" Diye yine bağırdım.
Gözlerini bana dikti, başını iki yana salladı.
"Ne yapıyorsan yap, hakkettim. Suçluyum." Dedi.
Yakasını bırakıp, birkaç adım geri çekildim. Doğrulup, burnundan akan kanı, parmağının tersiyle sildi. Dudağının kenarından da kan sızıyordu.
"Niye durdun?" Dedi, şaşırmış gibi.
"Madem, bu kadar seviyorsun. Niye o oyunu oynadın?" Dedim.
"Bilmiyordum. Kendime yalan söyledim, bunu ispatlamak içinde bu oyuna başvurdum."
🍎🍬🍎🍬🍎🍬
Arabamdan bir şişe su ve bir paket peçete aldım. Dövdüğüm adama bir de pansuman yapacaktım. Halini görünce, o cezasını çekiyor zaten diye düşündüm. Yanına gidip suyu uzatınca, hafifçe güldü.
"Dövdüğün herkese bu kadar ilgili misin?" Dedi suyu alırken.
İstemeden bende gülüp, arabaya yaslandım.
"Her gün birilerini dövmüyorum." Dedim.
"Nasıl?" Deyince boş boş baktım. "Kainat, nasıl?" Diye tamamladı.
"İyi değil. Mutsuz. Gülmüyor. Evden hiç dışarı çıkmadı." Dedim. Seviyorsa canı daha çok acırdı.
"Ona, bunu yaptığım için kendimden nefret ediyorum." Dedi.
Gerçekten samimi olduğunu hissedebiliyordum. Ama dediği gibi haketmişti.
"Olmalısın da zaten." Dedim, acımasız biri gibi. Ama şu an ona acıyordum. "Ben Kainat'ı hiç böyle görmemiştim." Deyip, acıyan yarasına daha çok tuz bastım.
Acı çeker gibi ifade geçince suratında, fazlasıyla başardığımı anladım.
"Sen anlattın mı? Berkem'e." Deyince sessiz kaldım.
Dünü hatırlayınca, kendime içimden bir küfür savurdum. Hâlâ cevap bekleyerek bakıyordu.
"Yanlış zamanlama yaptım." Diye Pars'a itiraf ettim.
"Nasıl yani?"
"Dün akşam söyledim. Kainat'ı öyle görünce, senin durumuna düşmek istemedim. Ama yanlış anladı. Siz ayrıldığınız için, Kainat'la birlikte olmak istediğim için, anlatıyorum sandı."
"Uff..." elini omuzuma attı. "Kötü olmuş. Klübe hoşgeldin." Deyince sinirim zıpladı. Elini omuzundan sertçe ittim.
"Ben senin yaptığını yapmadım. Benim yaptığımın affı var." Dedim. Vardı değil mi? Bu kadarcık şey için Berkem'i kaybetmezdim.
"Haklısın. Senin bir şansın var. Ben tamamen umutsuz vakayım." Dedi.
Ses tonu, ona bağırdığım için neredeyse utanmama sebep olacaktı. Aslında bu adamda bir şansı hakediyordu.
"O hamile." Dedim, bir anda dudaklarımdan çıkıvermişti.
"Berkem mi?" Dedi. Aptal herif.
"Hayır, Kainat." Der demez yaslandığı arabadan doğruldu.
Yüzünde hep şaşkınlık, hem mutluluk gördüm. Dudakları yukarı kıvrıldı. Nefes bırakır gibi iki küçük kahkaha attı. Birazdan söyleceklerim. Hevesini kursağında bırakacaktı.
"Aldırmayı düşünüyor." Tahmin ettiğim gibi yüzü düştü, gülüşü durdu.
"Emin misin?" Dedi sanki ne diyeceğini bilemez gibi.
Başımı salladım. "Bu hala bir şansın var demek. Konuş onunla. Gerçek duygularını anlat." Dedim. "Aslında sana güvenmiyorum. Ama içimden bir ses, gerçekten aşık ve pişman olduğunu söylüyor. İstersen yardım ederim."
Sonra benim on da, onun da bende numarası olmadığını hatırladım. Cüzdanımdan kartvizit çıkarıp uzattım.
"En alttaki kişisel numaram. Yardım istersen ara. Elimden geleni yaparım." Dedim.
Bunu bu herif için değil Kainat için yaptığımı kendime hatırlatak.
"Berkem, sen beni döverken gördü." Dedi kartı alırken. Beklediğim bu değildi. "Emin değilim ama asansöre giden birini gördüm, ona benziyordu." Dedi.
Sadece başımı sallayıp, arabama geri döndüm. Telefonu alıp, Berkem'i aradım. Tabi ki açmadı. Niye bu kadar zor olmak zorunda?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA ŞEKERİ
RomanceBirbirine zıt iki insanın karşı konulmaz aşkına hazır mısınız? Sanırım evet dediniz? O halde sizi duygusal, zeki, güzel, çalışkan Kainat ile inatçı, zeki, yakışıklı, ama ilişkilere karşı, hatta zayıflık olarak gören Pars'ın aşk serüveni ile baş baş...