Bölüm 10

42 6 0
                                    

Sabahın ışıkları yüzüme vururken gözlerimi araladım. Çok rahat uyumuştum. Sırtımı döndüm gördüğüm manzara dün gece son gördüğüm şekildeydi. 

Kafası hafif yana düşmüştü. Uzun kıvrık kirpikleri kımıldamıyordu. Dudakları şişmişti. Tıpkı bir bebek gibiydi. Bembeyaz melek gibi bir bebek. Masum gözüküyordu kendimden her şeyden bütün dünyadan daha masum ve temiz. Bütün kötülüklerden uzakmış gibi. Yakışıklıydı karizmatikti bazen bakışları insanı buz tutturacak kadar sert, bazense korkutucu bir ifadeye bürünüyordu ama şu an o güzel yüzüne elimi uzatıp dokunmak istedim ,saçlarına dokunmak istedim. En çok da o güzel gülüşüyle tekrar bana dönüp gülümsemesini istedim. 

Kirpiklerini araladı okyanus mavisi gözleri gözlerimle karşılaşmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kirpiklerini araladı okyanus mavisi gözleri gözlerimle karşılaşmıştı. gene yakalanmıştım onu izlerken.

' Günaydın ' dedim doğruldu sırtı tutulmuştu sanırım.

' günaydın ' dedi.

Hızlı bir şekilde toparlanıp odadan çıktı ve kapıyı örttü. Utanmış mıydı onu bilmiyorum ama ben utanmıştım. Kıyafetlerimi değiştirip yatağı topladım kapım kapalıydı. 

Odasına bir kez daha göz atmak istedim. Kum torbasına bir yumruk attım. Gardırop aynasından kendime baktım. Dağılmış Saçlarımı tekrar at kuyruğu yaptım. Yeni fark ettiğim geniş şifonyerin yanına yaklaştım. Daha önce hiç bu kadar yassı bir şifonyer görmemiştim. Dekor gibiydi. İçimdeki dürtüler üst kapağını açmamı istiyordu ama ya iç çamaşırları falan varsa. Ne mi yaptım? Açtım. Kapağı önündeki kulplardan tutup yukarı kaldırdım bir sandığı andırıyordu. Açmamla gözlerimin de fal taşı gibi açılması bir oldu. Organizelerle ayrılmış neredeyse bir düzine silah vardı burada

siyah, gümüş, gold, altın işlemeli, eski model, silahlar...

Oldukça şaşırmıştım doğrusu, bu çocuk bunca silahı ne yapıyordu evinde  

Hemen kapattım ve kendimi odanın dışına attım.

Yüzümü sabit tutmaya çalıştım. Gözlerimin önündeki manzara ikinci bir şoka daha uğratmıştı beni. üstü çıplaktı altında dünkü gri eşofmanı vardı. 

Eğildi, doldurduğu mama kabını sütlacın önüne koydu. Gözlerim sırtına kaydı bembeyaz Sırtı yaralarla doluydu, uzun ince ve derin yaralar, dikiş izleri... savaştan çıkmış bir gazi gibi görünüyordu. Er gün kavga etse bu kadar derin yaralara sahip olamazdı. Mayın tarlası gibi bir sırta sahipti 

İçimden bir şey gitti. Acıdım mı bilmiyorum sadece o yaraların hikayesini merak etmiştim. Yaraların altındaki kasları vardı bir de Kaslarına bakakaldım nasıl bu kadar kaslıydı ve ben fark etmemiştim.

 İçimdeki ses onun kaslarıyla ilgilenmezsin çünkü sen dedi. Omuzları kolları sırtı bir ressamın fırçasından çıkmış gibiydi. O yaralar ise bir ressamın tablosuna yapılan çirkin darbeler gibiydi. Ön tarafı bakış açıma girdiğinde bu seferde karın ve göğüs kaslarıyla muazzam bir görüntü sundu. Bu kadar kası nasıl saklayabilmişti. Üzerine bol şeyler giyiyordu belki de bu yüzdendi ama insan neden kaslarını saklardı ki ? herkes dar giyinip gösterme peşindeyken... ve dövmesi.. 

EftalyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin